Dünyada Sürdürülebilirlik Alanında Bir Örnek: Üreten İzmirSon zamanlarda dünyanın gidişatını ve uluslararası organizasyonların gündem maddelerini düşündüğümüzde yeşil dönüşüm ve bununla birlikte dönüşen şirketler ön plana çıkıyor.Özel Haber / Zehra ÖneyArtık sera gazları, iklim değişikliği, küresel ısınma gibi kavramların ötesine geçip yeşil dönüşümün yarattığı fırsatlar, yeşil finansman, yeşil markalar, yeşil lojistik ve yeşil teknoloji gibi kavramlarla uğraşıyor, bunları her geçen gün geliştiriyor ve hayatımıza entegre etmeye çalışıyoruz.Bu konuda en çok yol kat eden illerimizin başında İzmir geliyor. İzmir özellikle yenilenebilir enerji sektörüne yaptığı katkı ve yaşam tarzının lokal ekonomiye dönüşüm için uygun olması ile son yıllarda Türkiye içinde olduğu kadar uluslararası olarak da ön plana çıkıyor. Bu nedenle bu yazımda İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Emre Kızılgüneşler ile İzmir’deyken yaptığım sohbete yer vermek istiyorum.ZEHRA ÖNEY: Ege bölgesindeki şirketlerin ülkemiz ihracatındaki payı nedir? Bunun gelişmesi için neler yapılabilir?EMRE KIZILGÜNEŞLER: Ege Bölgesi’nin ihracatı 2022 yılında yüzde 11 artışla 31,4 milyar dolara çıktı. Bölgemizin ülkemiz ihracatından aldığı pay ise yüzde 12,4 oldu. İhracata en fazla katkı sağlayan ilk üç ilimiz İzmir, Manisa, Denizli. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2022 itibariyle Türkiye’de en fazla ihracat yapan ikinci il olan İzmir, yüzde 16 artışla 17,2 milyar dolarlık ihracatla Ege Bölgesi ihracatının yüzde 54’ünü gerçekleştirdi.Bu rakamları incelerken büyük resmi de görmek gerektiği kanaatindeyim. 2022 yılında ihracatımız rekorlar kırsa da ithalatımız, ihracatımızdan daha hızlı arttı. Birim başı ihracat değerlerimiz düşük seviyelerde kaldı. Katma değeri yüksek ve ileri teknoloji içeren ihracat yapabilmek için ihracat ile ilgili desteklerin artırılması ve sorunların çözümü ile ilgili daha hızlı hareket edilmesi gerektiği kanaatindeyim.İhracattaki performansımızın geliştirilmesi için; finansmana erişimde yaşanılan zorlukların en aza indirilmesi, Eximbank kaynaklarının arttırılması ve enflasyonun makul seviyelere çekilmesi gerekiyor. Bu iki konuyu, ihracatımızın sürdürülebilirliği için çözüm bekleyen en önemli makroekonomik sorunlarımız olarak görüyorum.İhracatımızın devamlılığı için ithalat yapma zorunluluğumuz var. Tüketim malları ithalatı üzerinden alınan Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) dışında üretmek ve ihracat yapmak için yapılan ithalatta bazı mallarda KKDF geçtiğimiz süreçte sıfırlanmıştı. Vadeli ithalatta ve şirketlerin yurtdışından bulduğu kredilerde de KKDF’nin sıfırlanması gerekiyor.İhracatımızı zorlayan konulardan bir diğeri ise, enerji maliyetlerinin yüksekliği. Enerji üreten bazı ülkeler ülkemize göre daha uygun fiyatlar ile enerjiye erişebiliyorlar. Bu durum, mevcut enerji maliyetleriyle rakiplerimizle rekabet etme şansımızı azaltıyor. Bu nedenle yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelip, ihracatçı firmalarımızın güneş, rüzgar gibi temiz enerji kaynaklarını kullanmasına ve buna yönelik üretim yapılarını değiştirmelerine büyük önem veriyoruz.Ayrıca iklim değişikliğine uyum hareketi de, yeşil dönüşümü zorunlu kılıyor. Bu konuda dünyada öncü rol oynayan Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakatı kapsamında; ülkemizde Avrupa Birliği’ne benzer yerli bir “Emisyon Ticaret Sistemi (ETS)”nin devreye girmesinin “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması” maliyetlerini düşürmeye fayda sağlayacağını düşünüyorum.Bu kapsamda; ihracatçı firmalarımızın yeşil dönüşüm ilkelerine uyum sağlamaları için, farkındalık düzeyini artırmaya yönelik çalışmalar yapılmasını ve çeşitli yeşil dönüşüm kredileriyle desteklenmelerini değerli buluyoruz.Yeşil dönüşüme uyum sağlamak amacıyla tasarımlı, inovatif ve markalı üretimi artırmanın yanı sıra yeşil üretim kapasitemizi de arttırmak zorundayız. Çünkü AB firmalarının bir çoğu sürdürülebilirliği baz alarak tedarik zincirini yeniden yapılandıracak.İhracatın desteklenmesi ve yeşil dönüşüme uyum sağlanmasının yanında mevcut ve yeni kazanılacak pazarlar da bir diğer önemli konu. İhracat pazarları hemen kazanılmıyor. Belirli bir süreci ve emeği gerektiriyor. Bu nedenle Avrupa pazarındaki resesyon beklentisi nedeniyle ihracat pazarlarını çeşitlendirmeye özel önem veriyoruz.Bu kapsamda; Ticaret Bakanlığı’nın belirlediği Hedef Pazarlar Stratejisi ve Uzak Ülkeler Stratejisini İzmir Ticaret Odası olarak yakından takip ediyoruz. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 40’ının yaşadığı, en çok enerji üreten ve üretim yapan Uzak Doğu ve Güneydoğu Asya başta olmak üzere Afrika ve Amerika pazarına da daha çok ihracat yapmak istiyoruz. Uzak pazarların yanı sıra Avrupa ile ticari ilişkilerimizi devam ettirmek de bu süreçte önem taşıyor.ZEHRA ÖNEY : İzmir Ticaret Odası olarak, kentteki diğer paydaşlarla iş birliği içerisinde dijital dönüşüm için çok önemli bir adım atarak İzQ İnovasyon ve Girişimcilik Merkezi’ni kurdunuz. Bu merkezin hedefi nedir? “Sürdürülebilirlik” teması kapsamında İzQ’da ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?EMRE KIZILGÜNEŞLER: İzmir için ortaya koyduğumuz vizyon; İzmir’i girişimcilik ve inovasyon kentine dönüştürmek. Çünkü İzmir’de girişimcilik ve inovasyon ikliminin yaratılması için çok uygun bir ortam var. Yeniliğe açıklık ve girişimcilik ruhunu yeni girişimcilerin tetikleyicisi olarak ele alırsak; Türkiye’deki iller arasında İzmir öne çıkıyor.Dünya genelinde girişimci ve inovasyon kenti olarak anılan yerlere baktığımızda; öğrenme sürecinin hayatın her alanına yayıldığını, üniversitenin halka açık hale geldiğini görüyoruz. Ev, iş ve eğlence yerlerinin birbirlerine oldukça yakın olduğu, insanlar arasındaki etkileşimin maksimum seviyeye çıktığı ortamlar yaratıcılığı da tetikliyor. Girişimcinin kendini değerli hissettiği ve motive olduğu bir ortam oluşması parlak fikirlerin ortaya çıkması için çok önemli. Bizim İzmir için hayalimiz de tam olarak bu.İzQ Girişimcilik ve İnovasyon Merkezi, İzmir’in uluslararası inovasyon ve girişimcilik kentine dönüşüm vizyonu ile ortaya koyduğumuz, İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Ticaret Odası, Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Ticaret Borsası, Ege İhracatçı Birlikleri, Ege Genç İş İnsanları Derneği, Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği ortaklığında kurulan bir merkez. Projenin ortaklık yapısı göz önünde tutulduğunda İzQ, bir İzmir projesidir.İzQ Girişimcilik ve İnovasyon Merkezi, fikir aşamasından uluslararasılaşma aşamasına kadar tüm süreçlerde girişimcilere destek veren bir ortam sunmayı, startupların inovasyon odaklı ürün ve hizmet geliştirmelerine destek vermeyi, girişimcileri ulusal ve uluslararası düzeyde yatırımcılar, girişimciler, mentorlar ve kurumlar ile temasa geçirmeye aracılık etmeyi, inovasyon kapasitesi yüksek büyük ve orta ölçekli firmaların İzmir’e çekilmesini sağlamayı, İzmir’deki nitelikli işgücünün inovasyona yöneltilerek kentin AR-GE kapasitesini arttırıcı faaliyetlere aracılık etmeyi, üniversite-iş dünyası arasındaki işbirliğini kuvvetlendirmeyi misyon edindi.Fiziki olarak 2022 yılı başında kapılarını açtığımız merkezimiz bugün en gurur duyduğumuz projelerimiz arasında.İzQ’nun odak alanlarını İzmir için potansiyeli yüksek temalar olarak oluşturduk ve bunlardan birini sürdürülebilirlik teması oluşturuyor. İzQ’daki temel amaçlarımızdan biri; yeni girişimciler yetiştirmek ve firmaların/kurumların geleneksel süreçler yerine inovatif süreçlere geçişlerine aracılık etmek.Bu hedeflerimizi sürdürülebilirlik teması ile bir araya getirdiğimizde bu alanda girişimcilerin yetişmesine özel önem verdiğimizi söyleyebilirim. Geçtiğimiz dönemde İzmir Büyükşehir Belediyesi iş birliği ile İzmir’de tarımsal sulamada vahşi su kullanımının önüne geçmek amacıyla bir ideathon düzenledik. Birbirinden parlak fikirlere sahip takımlar etkinliğimiz kapsamında İzmir’in su sorununa çözüm aradı. Bu tür programlara özel önem veriyoruz.ZEHRA ÖNEY: Önümüzdeki 10 yılki süreçte nasıl bir strateji izleyeceksiniz? Gelecek dönem projeleriniz arasında “sürdülebilirlik” temasının yeri nedir?EMRE KIZILGÜNEŞLER: Yeni dönemde de dijitalleşme, inovasyon ve teknoloji odağında projelerimize devam edeceğiz.Dünyanın teknoloji anlamında hızla dönüştüğü bir dönem içindeyiz. Bu dönüşüm de bizleri iş yapma şekillerimizden eğitim süreçlerimize, ticari faaliyetlerimizden geleceğin sektörlerine odaklanmaya kadar birçok farklı alanda kendimizi yenilemeye itiyor.Amacımız; bu dönüşüm sürecinde İzmir’in küresel rekabet gücünü korumak ve arttırmak. O nedenle firmaların dijital dönüşüme adaptasyonu öncelikli hedefimiz arasında. İzmir’in ticaret hayatını dijitalleşme ve teknoloji odağında dönüştürmek istiyoruz.Türkiye’de ilk defa bir Oda/Borsa bünyesinde bir Dijital Dönüşüm Ofisi kurmak yeni dönemde en önemsediğimiz projelerimizden biri. İZTO Dijital Dönüşüm Ofisimizi kurarak İzmir Ticaret Odası üyelerinin ve İzmirli firmaların dijital dönüşümlerini desteklemek, uygulanacak dijital olgunluk seviyesi anketleriyle mevcut durumlarını ortaya koyarak İzmir’in dijital dönüşüm profilini ortaya çıkarmak istiyoruz.Yeni nesil ticari kanallar, teşvik ve destekler konularında bilgilendirici danışmanlık, eğitim ve etkinlikler düzenlemek, firmaları global düzeyde rekabet edebilir hale getirmek, Metaverse, Blok Zinciri, Yapay Zeka, Büyük Veri, Nesnelerin İnterneti, Bulut Bilişim, Dijital Platformlar, Robotik, Mobilite, Sanal ve Arttırılmış Gerçeklik, Akıllı Şehir gibi alanlara firmaların adaptasyonunu sağlayarak iş yapma süreçlerine bahsi geçen teknolojileri entegre etmek üzere çalışmalar yapmayı hedefliyoruz.Dijital dönüşüm ve sürdürülebilirlik temalarını ise birbirinden ayrılmaz iki kavram olarak değerlendiriyoruz. Gelecekte tüm yolların “sürdürülebilir teknolojiler” e çıkacağını söylemek mümkün. Günümüzde artık işletmeler; yapay zeka, analitikler ve izlenebilirlik gibi teknolojiler aracılığıyla sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmaya çalışıyor. Teknolojimizin çevresel açıdan da sürdürülebilir olduğundan emin olmamız gereken bir dünyaya doğru ilerliyoruz. Dijital Dönüşüm Ofisi projemiz kapsamında; döngüsel ekonomi, atıkların interneti gibi alanlarda da önemli çalışmalarımız olacak…Ayrıca inovasyon, metropol, doğa, bilim, ticaret temalı istasyonlarda ziyaretçilere dijital bir müze ortamını sağlayacak İzQ Dijital Deneyim Merkezi’ de hayata geçirmeyi planladığımız projeler arasında.Özellikle ilkokul-lise yaş grubu seviyesindeki çocukların ve gençlerin inovasyon beceri ve kapasitelerini arttırmaya yönelik bir ortam sunacak olan Dijital Deneyim Merkezi, ileri teknoloji uygulamaları ile ziyaretçilere teknoloji deneyimi yaşatacak ve gelecek ile ilgili hayal kurmalarını sağlayacak bir yer olacak. Girişimciliğin ve inovasyonun gençler için bir kariyer hedefi haline gelmesi için farkındalığı artırmayı önemsiyoruz.İzQ Dijital Deneyim Merkezi projemiz kapsamında yer alan istasyonlarımızda; doğa, bilim, sürdürülebilirlik, biyoçeşitlilik, çevre gibi temalar öne çıkacak. Amacımız; oyunlaştıracağımız, multimedya uygulamalar ile deneyim ortamı sunduğumuz dijital müzemizde çocukların bu temalarda da farkındalıklarını geliştirmek. Projemiz kapsamında çocuk psikologları, tarihçiler, küratörler başta olmak üzere çok deneyimli bir ekip ile çalışıyoruz.ZEHRA ÖNEY: İzmir’in dünyadaki ilk cittaslow statüsü alan metropol olmasının yeşil ekonomiye dönüş açısından nasıl etkileri oldu? İzmir’in Türkiye’de ve dünyada bu konularda öncü yapan etmenler nelerdir?EMRE KIZILGÜNEŞLER: Cittaslow, tüm dünyada 33 ülkede 287 şehrin dahil olduğu bir “sakin şehirler” ağı. Ağ üyelerine baktığımız zaman genellikle şehirlerin ilçe, belde ve kasabalar ile öne çıktığını görüyoruz. İzmir ise bu listede yer alan ilk metropol.Metropol ifadesi insan zihninde daha çok karmaşa, telaş gibi kavramlar ile özdeşleşmiş durumda, bu anlamda bir metropolün sakin olabileceğini pek düşünemiyoruz. Halbuki cittaslow felsefesinde ortaya konan sakinlik, öze dönüşü temsil ediyor. İzmir de verimli toprakları, eğitimli işgücü ve davetkar iklimi ile, tüm dünyaya sakin, bilge ve sürdürülebilir bir metropol yaşamının mümkün olduğunu gösterebilecek özelliklere sahip.Cittaslow Metropol anlayışı aynı zamanda, dünyayı daha yaşanabilir kılmak, iklim değişikliği ile mücadele etmek, eşitsizlik ve yoksulluğu sona erdirmek gibi tüm insanlığı çevreleyen hedefler doğrultusunda ortaya konan Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ile de uyumlu bir bakış açısına sahip ve “yeşil kent ekonomileri” tasarlanmasına da katkı sağlıyor.Yeşil ekonomiyi benimseyen şehirler, kaynaklarını verimli kullanan, düşük karbon salınımına sahip kapsayıcı ekonomileri temsil ediyor. İzmir Büyükşehir Belediyemiz, bu anlayışın yaygınlaşması ve farkındalık oluşturulması için önemli adımlar atmış durumda. Yeşil altyapı konusunu gündemine alan ve bu hedefle “Doğayla Uyumlu Yaşam Stratejisi”ni yayınlayarak Türkiye’ye örnek olan ilk şehir olduk.Yeşil ekonomiye dönüş, şehrimizde üretim ve tüketimde dengeyi, çevrenin korunmasını, yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygın kullanımını, toplumunun karar verme süreçlerine aktif katılımını, yerel ürünlerin ve üreticilerin desteklenmesini hedef alarak kent yaşamının iyileşmesine de katkı sağlıyor.İzmirliler olarak değerli bir kentsel ekosisteme sahibiz. Benimsenen cittaslow felsefesi şehrimizin çevresel, sosyal ve ekonomik çerçevede gelişim alanlarının ortaya çıkmasına fırsat tanıdı. Çevre dostu, sürdürülebilir iş modelleri ve işgücümüzün kazanmaya başladığı yeşil beceriler ile bir metropolün ekonomik kalkınmasını bilge, sakin ve sürdürülebilir biçimde gerçekleştirebileceğini göstermiş oluyoruz.ZEHRA ÖNEY: Türkiye’nin rüzgar enerjisi açısından en güçlü ili İzmir. Burada üretilen enerjinin Türkiye ekonomisine nasıl bir katkısı oluyor? İzmir’de rüzgar enerjisinin bu kadar güçlü olmasının nedeni nedir ve bunu Türkiye çapından uygulamak mümkün müdür?EMRE KIZILGÜNEŞLER: Sanayi alanındaki büyük gelişmeler ve değişimler ile birlikte nüfus artışı, enerji ihtiyacında artışı da beraberinde getiriyor. Ekonomik ve sosyal açıdan değerlendirildiğinde de yaşam standartlarında ve ülke gelişiminde ilerlemeyi sağlayan en önemli faktörün enerji olduğunu görüyoruz.Enerjinin elde edilmesi sırasında yenilenemeyen enerji kaynaklarının kullanılması sonucu ortaya çıkan CO2 emisyonunun fazlalığına bağlı sera etkisi ya da canlıları koruyan ozon tabakasının incelmesi veya delinmesi sonucu doğal çevremizin bozulması, iklim değişikliği sonucu oluşan sel, su baskını, kuraklık ve iklim kuşaklarının değişmesi, ayrıca hava kirliliğinin neden olduğu sağlık problemleri gibi sonuçlar ile karşı karşıya kalıyoruz.Çevresel sorunlar, yaygın olarak kullanılan enerji kaynaklarının yakın bir gelecekte tükenecek olması, kalkınmanın sürdürülebilir olması gerekliliği, enerji üretiminin ve tüketiminin sürdürülebilir kalkınma kavramı çerçevesinde gerçekleştirilmesini neredeyse zorunlu hale getirdi.Bu doğrultuda, elektrik enerjisi üretilirken CO2 emisyonu az bir seviyede gerçekleşen, çevreye zararı ve etkisi geleneksel enerji kaynaklarına göre çok daha düşük olan, sürekli bir devinimle yenilenen ve kullanılmaya hazır olarak doğada var olan hidroelektrik enerji, rüzgar enerjisi, güneş enerjisi, jeotermal enerji, biyokütle enerjisi, gel-git enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmemiz son derece önemli.2023 yılı Şubat ayı sonu itibarıyla ülkemizin toplam kurulu gücü, 104.136 MW’a ulaşmış. Kurulu gücün %11’i rüzgâr kaynağını kullanıyor.Türkiye Rüzgar Enerjisi Potansiyeli Atlası’na göre rüzgar enerjisini kullanarak elektrik üretebilecek yerler içinde İzmir, potansiyeli en yüksek olan illerden biri. İzmir, rüzgar enerjisi potansiyeli açısından 11 bin 854 MW’lık teorik potansiyeli ile Türkiye sıralamasında üçüncü sırada yer alıyor.Türkiye’de lisanslı rüzgar enerjisi santrallerinin (RES) illere göre dağılımına göre İzmir, toplam kurulu güç bakımından 1.728,3 MW ile ilk sırada.Rüzgar türbinlerinin teknik özellikleri ve teknik performansları göz önüne alındığında, türbinlerin kapasite faktörlerinin yüksek rüzgar potansiyeline sahip bölgelerden direkt etkilendiği görülüyor. Bu da türbin yatırımlarının daha kısa sürede geri ödenmesine olanak sağlıyor. Kapasite faktörü hem üreticiler hem de kullanıcılar acısından bilinmesi gereken önemli bir performans parametresi. T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre İzmir’in ortalama Kapasite Faktörü, Ege Bölgesi toplamından daha yüksek.İzmir, RES'lerin yanında rüzgar enerjisi ekipmanları konusunda da önemli yatırımlara ev sahipliği yapan bir şehirdir. Sektörün küresel oyuncularının İzmir'de üretim merkezleri bulunmaktadır. Bunun yanında çok sayıda yerel firma da rüzgar enerjisi sektörüne yönelik ekipman üretimi gerçekleştirmektedir.Türkiye ve dünyada RES yapımlarının sürdüğü, bu konuda milyarlarca dolarlık bir pazar olduğu düşünüldüğünde ekipman imalatının da en az enerji üretimi kadar dikkate alınması gerektiği anlaşılmaktadır. Önümüzdeki yıllarda bu santrallerin bakım pazarının da ciddi boyutlara oluşacağı göz önünde bulundurularak bu konuda adımlar atılabilir.Emre Kızılgüneşler’in Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olduğu İzmir Ticaret Odası, Teknolojide Kadın Derneği gibi sürdürülebilirliğe önem veren kuruluşlardan biri.İZTO gibi kuruluşlarla iletişime girerken duyduğumuz heyecanın arkasında dernek olarak ana faaliyet alanlarımız olan eğitim, sürdürülebilirlik, araştırma ve ölçümlemeye adanmışlık yatıyor. Biz de İZTO gibi verdiğimiz eğitimler kapsamında Ideathon’lar düzenleyerek inovatif düşüncelerin yaratılmasına katkıda bulunuyoruz.Teknolojide Kadın Derneği olarak Sürdürülebilirlik Komitemiz her yıl Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ndan birini seçerek bu alanda projelerin gelişmesine vesile oluyor. 2021 yılında odaklandığımız “Sürdürülebilir Kalkınma Amacı 2: Açlığa Son” kapsamında geliştirdiğimiz Tarımda Teknolojik ve İnovatif Çözümler Ideathon’u hem girişimciler hem de üniversite öğrenciler tarafından birçok başvuru aldı. Ideahton; EBRD, FMO, Amazon Web Services, Tekfen Holding, Cargill, Yemeksepeti, Kredi Kayıt Bürosu (KKB), SAS, ve Digital Turbine’ın yanında Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından da desteklendi.Girişimci kategorisinde Nanomik %100 doğal pestisit geliştirerek 2.5 milyar ton meyve ve sebzenin kaybını engelledi. Teknolojide Kadın Derneği olarak bizi farklı yapan şeylerden bir tanesi kazananlarımızı Ideathon’dan sonra da desteklememiz. Bizim için sorunları kökten çözen ve amacına ulaşan projeler geliştirmek çok önemli. Aynı duyguyla öğrencilerimizi de sonuna kadar destekliyoruz. Nanomik sağladığımız teknik ve yasal destek sayesinde 800.000 Euro yatırım aldı ve şu anda uluslararası olarak bir sonraki adımını atmaya hazır.Bu yıl Sürdürülebilirlik Komitemiz odağını SKA 6: Temiz Su ve Sanitasyon olarak seçti. Özellikle deprem felaketi sonrasında ortaya çıkan temiz su ve sanitasyon sıkıntıları göz önünde bulundurulduğunda bu yılki Ideathon’un Türkiye’ye yardımı dokunacak projeler ortaya çıkaracağını umuyorum.
EKONOMİ
29 Nisan 2023 - 15:15
Güncelleme: 02 Mayıs 2023 - 20:46
Dünyada Sürdürülebilirlik Alanında Bir Örnek: Üreten İzmir
Dünyada Sürdürülebilirlik Alanında Bir Örnek: Üreten İzmir Son zamanlarda dünyanın gidişatını ve uluslararası organizasyonların gündem maddelerini düşündüğümüzde yeşil dönüşüm ve bununla birlikte dönüşen şirketler ön plana çıkıyor.
EKONOMİ
29 Nisan 2023 - 15:15
Güncelleme: 02 Mayıs 2023 - 20:46