DEĞİŞİM ŞART!!!
Değişen ve gelişen dünyada veya teknoloji ile birlikte cümleleri ile başlayan işletme, pazarlama veya kişisel gelişim kitaplarına hepimiz aşinayız. Evet dünya değişiyor, ekonominin kuralları değişiyor. Peki biz bu değişimin neresindeyiz ve değişime ne kadar ayal uyduruyoruz.
Yetkin Bulut
Esas mesele de burada yatıyor.
Değişim çok kolay gibi görünmekle birlikte değişimi gerçekleştirmek son derece zordur. Çünkü değişebilmek için konfor alanını terk etmek gerekli. Bu söylediklerim hem bireyler için hem de işletmeler açısından geçerli. Değişebilmek maliyetlidir ve herkes bu maliyetlere de katlanamaz.
Pandemi süreci ile beraber bu gerçeği daha net gördük. Pandemi sürecinde yapılan birçok TV, radyo ve sosyal medya gibi yayınlarda yer alan konuşmacılar pandemiden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak gibi cümleler kurdu. Bana göre pandemi sürecinden sonra değil endüstri 4.0 ile bu süreç zaten başlamıştı. Pandemi süreci bu durumun hızlanmasına vesile oldu.
Başka bir deyişle katalizör görevi gördü.
Tüketim ve tüketici davranışları açısından değişim çok hızlı oluyor. Bu değişime de firmalar gerçek zamanlı pazarlama faaliyetleri ile karşılık vermek zorunda.
Aksi halde sürecin dışında kalır.
Üniversite üçüncü sınıfta okurken ilk bilgisayarımı almıştım. Yüksek lisans tezimi ise bir diskete kaydettiğimi hatırlıyorum. Tez yazarken Bilkent Üniversitesi’nin kütüphanesine gitmiştim. Bugün gelinen noktada ise üniversitelerin abone veri tabanları sayesinde araştırmacılar istedikleri bilgiye rahatlıkla ulaşabiliyor.
Google sayesinde artık birçok bilgi saniyeler içinde ekranınıza gelebiliyor. Benzer şekilde farklı alanlarda ortaya çıkan veri tabanları sayesinde herkes ilgi duyduğu konuya derinlemesine sahip olabilecek bilgiye çok çabuk sahip olabiliyor.
Yabancı dil bilgisi iyi olan bir kişinin ulaşabileceği bilgi ve kaynak sayısı artık sayılamayacak kadar fazla. Burada göz önüne alınması gereken nokta eriştiğiniz bilginin ne kadar güvenilir olduğu.
Teyit.org gibi siteler de tam da bu ihtiyacı gidermek için ortaya çıktı.
TV’ler şekil değiştirdi. Hala hayatımızın orta yerinde yer almakla birlikte Netflix, TV Plus gibi platformlar sayesinde izleme alışkanlıklarımız da değişti. Pazarlama açısından duruma baktığımız zaman şirketler rekabet stratejilerini değiştirmek zorunda kaldılar. Bugün gelinen noktada bir markanın değeri hedef kitlesine yaşattığı deneyim ve söz konusu deneyimin kalitesi ile ifade ediliyor. Markalar da bu durumun farkında olduklarından teknolojiyi deneyim iyileştirmelerinde kullanıyorlar. Örneğin IKEA’nın sanal ve artırılmış gerçeklikle destekli katalogları veya Sheraton’ın misafirlerine yöreyi sanal gerçeklik destekli izleme imkanı sağlaması bu durumun en tipik örnekleri.
Bugün artık karanlık fabrikalardan bahsediyoruz. Fabrikalarda kullanılan robotlar sayesinde markalar müşterilerinin istedikleri ürünleri daha kısa zamanda üretir hale geldi. Benzer şekilde artık akıllı şehirlerden, otonom araçlardan veya simülasyon gibi unsurların iş hayatına getirdiği kolaylıkları çok net ve çarpıcı şekilde görmemiz mümkün. Bu uygulamalar iş dünyası için verimliliğin daha da üst düzeylere gelmesine neden oldu.
Özellikle aile işletmeleri veya KOBİ’lerde verimlilik hesaplamaları son derece zor.
Henüz ERP gibi sistemler yeterince yerleşmediği için birçok şeyi hesaplamak ve doğru karar almak da son derece zor. Şöyle ki;bu tür firmalarda hangi giderin nerede muhasebeleştireceği son derece önemli bir sorun. Depoya gelen hammaddenin doğru kayıtlanmasından bir ürünün ne kadar adam/saatte üretileceği gibi sorular da maalesef ki cevapsız kalıyor. Tüm bunlar ürünün gerçek fiyatının hesaplanmasında zorlukların yaşanmasına neden oluyor. Dolayısı ile de pazarlama faaliyetlerinin eksik/hatalı/yanlış olmasına sebep oluyor.
Küçük ölçekli ya da büyük ölçekli firmanın burada kendisine sorması gereken soru ise “değişimi gerçekten istiyor muyum?” dur. Bu sorunun cevabına evet yanıtını veren firmanın yanıtlaması gereken 3 temel soru vardır?
a) neredeyim?
b) nereye varmak istiyorum?
c) hedeflediğim noktaya nasıl varacağım?
Bu sorulara doğru cevap veren ve iş planı yapan firmaların rakiplerine göre daha iyi işler başardığını hepimiz görüyoruz.
Yeni dünyada iki tip firma olacağını düşünüyorum. Değişimi idrak eden ve bu değişimin gereğini yapanlar ile diğerleri.
Değişimi idrak eden ve gereğini yapanlar mevcudiyetlerini koruyacak iken diğerleri maalesef ki tarihin tozlu sayfalarında yerini alacaklar.