Kırklareli Merkeze Termik santral
Nerede yapılacak..? Proje sahası; Kırklareli İl merkezine 19,5 km, Ulukonak Mahallesi’ne 700 m,
Dokuzhüyük Mahallesi’ne 1,8 km, Karahalil Mahallesi’ne 3 km, Bostanlı Mahallesi’ne 5,3 km
Mesafededir
Kurulacağı alan ..? Proje sahasının 417.021 m2’lik kısmı tarım arazilerinden (%84), 83.020 m2’lik kısmı ise orman alanlarından (%16) oluşmaktadır
Ne kadar kömür yakılacak..? iki ünitede toplam 358 ton/saat (2.506.000ton/yıl) kömür tüketimi olacaktır.
Kömür nereden gelecek..? Kırklareli İli Merkez ve Babaeski İlçelerinde yer alan firmaya ait ruhsatlı ocak alanlarından ve halen bölgede arama ve etüt çalışmaları devam eden diğer sahalarından karşılanacaktır.
Ne kadar elektrik üretilecek..? Yılda 3.500.000.000 kW elektrik üretmeyi planlamaktadır.
Ne kadar kül çıkacak..? Santralde iki ünitede toplam 358 ton/saat kömür yanması ile toplam 72 ton/saat kül meydana gelecektir. Külün; 61 ton/saat’i uçucu kül, 11 ton/saat’i ise taban külüdür.
Projenin ömrü ne kadar..? Projenin süresi 35 yıl
İşletme Aşaması Ne kadar su kullanacak..?
Personel içme suyu 362 m3/gün Şebeke / Damacana
Kazan katma (besleme) suyu (demineralize su) 17 m3/saat Yeraltı su kuyusu/mevcut yüzeysel su
kaynakları
Servis-yıkama suyu 2 m3/saat Yeraltı su kuyusu/mevcut yüzeysel su kaynakları
BGD ünitesi için proses suyu 28 m3/saat Yeraltı su kuyusu/mevcut yüzeysel su kaynakları
Kül nemlendirme ve kömür sistemleri için 20 m3/saat Ham su deposu / arıtılmış su
Kaç kişi çalışacak..? İşletme aşamasında ise termik santralde yaklaşık 1.500 kişi, kömür ocaklarında ise pik dönemde yaklaşık 500 kişi olmak üzere toplam 2.000 kişi çalışacaktır.
31.03.2018 tarih ve 30377 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Bazı Ovaların Büyük Ova Koruma Alanı Olarak Belirlenmesi Hakkında Karar” kapsamında yer alan Kırklareli Ovası dikkate alınmamıştır. Proje sahası ve maden sahalarında; İnece Deresi, Aşıklaroğlu Deresi, Büvit Deresi, Akkadın Deresi, Kurt Deresi ve Büyük Dere bulunmaktadır.
Proje sahası; Kırklareli İl merkezine 19,5 km, Ulukonak Mahallesi’ne 700 m, Dokuzhüyük Mahallesi’ne 1,8 km, Karahalil Mahallesi’ne 3 km, Bostanlı Mahallesi’ne 5,3 km Mesafededir. Ancak bu değerler verilirken İNECE BELDESİ yok sayılmıştır. Projeden en çok etkilenecek olan İnece beldesi sınırlarıdır.
Kırklareli 1/25 ÇDP 3.3.4.5. TEKNİK ALTYAPI TESİSLERİ palan hükmünde “yeraltı suyu beslenme alanları, aşırı yeraltı suyu çekim alanları, tarımsal niteliği I. öncelikli korunacak alanlar, jeolojik sakıncalı alanlar, sulak alanlar, içme ve kullanma suyu kaynaklarının koruma kuşakları ile sazlık-bataklık alanlar, taşkın riskinin yüksek olduğu yerler, heyelan, çığ ve erozyon bölgelerinde katı atık depolama tesisleri yer alamaz.” Denilmekte olup, ÇED başvuru dosyasında 24 hektar kül depolama ve 8 hektar kömür depolama alanı gösterilmiştir.
5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu ile tanımlanan ve Kırklareli Tarım İl Müdürlüğü tarafından sınırları belirlenen, yasal olarak korunması gereken tarımsal arazileri içerir. Bu alanlar, tarımsal özelliklerinin tanımlanabilmesi için, toprak özellikleri ve kullanım şekilleri dikkate alınarak; mutlak tarım arazisi, sulu mutlak tarım arazisi özel ürün arazisi ve dikili tarım arazisi olmak üzere dört grup altında sınıflandırılan arazilerden oluşmaktadır.
5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 14. maddesi kapsamında Tarımsal üretim potansiyeli yüksek, erozyon, kirlenme, amaç dışı veya yanlış kullanımlar gibi çeşitli nedenlerle toprak kaybı ve arazi bozulmalarının hızlı geliştiği ovalar Bakanlar Kurulu kararı ile büyük ova kapsamına alınmıştır. 31.03.2018 tarih ve 30377 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu kararı ile İlimiz dahilinde Babaeski Ovası, Evrensekiz Ovası, Kırklareli Ovası, Lüleburgaz Ovası, Pancarköy-Sarıcaali Ovası, Pehlivanköy Ovası, Pınarhisar Ovasıve Vize Ovası olmak üzere toplam 8 Büyük Ova tarımsal sit alanı ilan edilmiştir.
Koruma altına alınan ovanın kapısına Kömürlü Termik santral kurulursa nasıl korunacak..?
Kırklareli Merkez, Lüleburgaz ve Demirköy ilçelerinde sağlık turizmi desteklenecektir. Denilmektedir. Kömürlü termik santral planlanan yerler de sağlık turizmi geliştirilmesi ve tarımsal bölge oluşturulması abesle iştigaldir. Proje sahasının 417.021 m2’lik kısmı tarım arazilerinden (%84), 83.020 m2’lik kısmı ise orman alanlarından (%16) oluşmaktadır. Tarım alanlarının yok edilerek, termik santral kurulmasında kamu yararı yoktur. Tarım alanlarının yok edilmesi, tarıma dayalı ithalatın artması demektir.
Özetle Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyeleri Prof.Dr. Muzaffer Eskiocak ve Prof.Dr.Faruk Yorulmaz’ın termik santralların sağlık üzerindeki etkilerini açıkladıkları gerekçeler dahi Vize ve Çerkezköy’de termik santral kurulmaması için yeterlidir.
Trakya, Tekirdağ ve Kırklareli’de su, hava ve atık kirliliği vardır. Yeni kirleticiler eklenmemelidir.
Termik santraller hava, toprak ve su kirliliğine yol açar.
Hava kirliliği erken doğum, düşük doğum ağırlığı ve ölü doğumlara yol açar.
Termik Santraller insanların bedensel (solunum, dolaşım vb) kapasitelerini azaltır,
Termik Santraller İnsanların hastalığa yakalanmalarını kolaylaştırır. Kalp hastalıkları, KOAH, astım ve kansere neden olur.
Termik Santraller İnsanların erken yaşlarda ölmelerine yol açar
Termik Santraller Bitki ve hayvan popülasyonu azalır, ekosistem bozulur.
Termik Santraller Toprak, hava ve su kirlenir. Kirlilik ekosistemdeki tüm canlıları- insanlar dahil- zehirler.
Termik Santraller Tarım alanları azalır, verimlilik düşer, insanlar yoksullaşır, ucuz emek gücü adayları olarak yerlerinden olurlar.
Termik Santraller İklimi değiştirir. Kuraklık, kıtlık, aşırı sıcak ya da soğuk hava ekosistemde insan yaşamına önemli zararlar verebilmektedir.
Söz konusu alan “Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası 1/100.000 Ölçekli Revizyon Çevre Düzeni Planı’nda Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası 1/100 000 Ölçekli Revizyon Çevre Düzeni Planı’nda “Tarım Arazisi” ve “Orman Alanı” olarak yer almaktadır.
5 Kasım 2009 tarih 27397 Sayılı Resmî Gazete ilanında Ergene ve Meriç Havzaları 167 sayılı Yeraltısuları Hakkında Kanunun 3. maddesine göre Yeraltısuyu İşletme Sahası olarak tespit edilmiştir. Proje sahası ilana göre 1-6 Havsa alt havzasında olup, Bu alt havzalarda yapılan yeraltısuyu tahsisleri emniyetli işletme rezervine eriştiğinde yeraltısuyu tahsisi yapılmayacaktır. Hükmü vardır.
Ancak ÇED Başvuru dosyasında Resmi Gazete ilanı görmezden gelinerek, “Proje kapsamında kullanılacak olan suyun yeraltı su kuyusundan/kuyularından ve/veya bölgedeki mevcut yüzeysel su kaynaklarından temin edilmesi planlanmaktadır.” Denilmektedir.
“İşletme aşamasında ise termik santralde yaklaşık 1.500 kişi, kömür ocaklarında ise pik dönemde yaklaşık 500 kişi olmak üzere toplam 2.000 kişi çalışacaktır. “ deniliyor. Ancak Türkiye'nin 5. büyük Linyit Termik Santrali Yatağan’da Yatağan Termik Santrali'nde 30 Mühendis, 34 İdari Personel, 453 Yevmiyeli İşçi, 33 Güvenlik, 1 Doktor ve 1 Hemşire olmak üzere toplam 552 kişi istihdam edilmektedir. Kaynak: http://www.enerjiatlasi.com/komur/yatagan-termik-santrali.html
2872 sayılı Çevre Yasasının Çevrenin Korunması başlıklı 9.maddesinin b bendinde düzenlendiği üzere "... Çevrenin korunması amacıyla; ihtiyaçların karşılanması sonucu oluşabilecek çevre kirliliğini önlemek amacıyla bölge ve havza bazında çevre düzeni plânları Bakanlıkça yapılır, yaptırılır ve onaylanır." hükmüyle plan değişikliklerinin ÇEVREYİ KORUMA AMAÇLI OLMASI GEREKTİĞİNİ yazmaktadır. Trakya bölgesinde ve planlama alanı civarındaki VAROLAN KİRLETİCİ TESİS VE FAALİYETLERE EK OLARAK YENİ KİRLETİCİ YÜKLER GETİREN PLAN DEĞİŞİKLİĞİ ÇEVRE YASASINA DA AÇIKÇA AYKIRIDIR.
Yine Çevre Yasasının 15. maddesi uyarınca " Çevre ve insan sağlığı yönünden tehlike yaratan faaliyetler süre verilmeksizin durdurulur." Plan Değişikliği sonucu kurulacak Kömürlü Termik Santrallerin Kırklareli çevresinde, çevre ve insan sağlığı yönünde çok büyük ve ciddi tehlike yaratacağı tartışmasızdır. Bu sebeple yasadaki açık düzenlemeye aykırı olan projenin ÇED süreci aşamasına bakılmaaksızın sonlandırılmalıdır.
Ek olarak Anayasa Devlete; 44. maddesi ile “toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek …” 45. maddesi ile de “tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek …” görevlerini yüklemiştir. Bu nedenlerle tarım dışı amaçlı planlama uygun değildir. Planlama alanında tarımsal niteliği korunması gereken araziler bulunmaktadır. Anayasanın 45. maddesinin gerekçesinde; “ Madde Devlete tarım arazilerinin ve çayırlarla meraların amaç dışı kullanılmasını önleme görevi vermektedir. Bu ifade ile amaçlanan tarım arazilerinin endüstri ve şehirleşme sebebiyle yok edilmesinin önlenmesidir. Devlet bu amaçla yasal düzenlemeler yapmalıdır.” ifadesi yer almaktadır.
Proje alanında mutlak tarım arazileri vardır. Proje alanın etrafı ve bizatihi kendisi mutlak tarım arazileri ve sınırlı varlığımız olan orman alanları üzerindedir. Yöre için büyük bir öneme sahip olup tarımsal potansiyeli yüksekliği nedeniyle planlama alanının “Tarım dışı amaçlı kullanıma” açılması durumunda geçimini tarımdan sağlayan bölgede ekonomik ve sosyal denge ile birlikte bütünlük te bozulacaktır. Civardaki mevcut tarımsal potansiyel ve tarımsal faaliyetler de olumsuz etkilenecektir. Projenin gerçekleşmesi halinde kurulacak termik santrallar toprak, su ve hava kirlenmesine sebep olarak telafisi imkânsız ve geri dönüşü olmayan büyük maddi ve manevi zararlar oluşturacaktır.
Anayasanın 56. maddesine göre “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir.” Anayasa’nın mülkiyet hakkının kullanımını düzenleyen 35. maddesi, herkesin mülkiyet ve miras hakkına sahip olduğunu belirttikten sonra, “mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” demektedir. Bu sınırlama, her türlü mülkiyet için geçerlidir. Özetle ÇED BAŞVURU DOSYASI açıkça yukarıda sıralanan Anayasa maddelerine aykırıdır.
ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE AYKIRIDIR
Küresel ısınma ve iklim değişikliği günümüzün en önemli sorunları arasındadır. Küresel ısınmanın başlıca sebebi fosil yakıt kullanımı olup, Ülkemiz 1990 yılında 208 milyon CO2 eşdeğeri salımını 2014 yılında 468 milyon ton CO2 eşdeğerine yükseltmiştir. Bu sera gazı salımınının % 72’si (339 milyon t CO2) ise enerji üretiminden kaynaklanmaktadır. % 125’e karşılık gelen bu artış ile ülkemiz dünya üzerinde sera gazı salımlarını en fazla arttıran ülkedir. Plan değişikliği ile getirilen “Enerji Üretim Alanları” kılıfı altında kurulacak Kömürlü Termik Santraller gezegenin baş belası Küresel Isınma ve İklim Değişikliğine korkunç katkılarda bulunacaktır. Özellikle fosil yakıt kullanan termik santralların küresel ısınmadaki yeri kesin olarak bilinmektedir. Ek olarak ormansızlaşma da küresel ısınmanın bir kaynağı olup planlanan santral ile ormansızlaşmaya da yol açılacaktır. Tolunay (2015) tarafından hazırlanan “Türkiye’de Ormansızlaşma İle Kaybedilen Karbon Miktarları” başlıklı çalışmada orman alanlarının başka kullanımlara tahsisi ile ormanlardaki karbon stoklarında 12,8 milyon tonu canlı bitkisel kütle’de, 22,0 milyon tonu da ölü odun, ölü örtü ve toprakta olmak üzere 34,8 milyon ton azalma olduğu ve bu tahsisler nedeniyle de orman alanlarının yıllık olarak 407 bin ton kadar daha az karbon bağladığı ifade edilmektedir.
Kömüre dayalı termik santral yatırımlarının gerçekleşmesini sağlamak için yapılmış plan değişikliği bu amaç ve hedefiyle sera gazlarının, karbonmonoksidin, SO2’nin, partikül maddenin (PM), azotoksitlerin, ozonun, uçucu organik bileşiklerin (VOC), ağır metallerin, PAH ile PCB gibi kalıcı organik kirleticilerin (POP) atmosfere salınımının daha da artmasına yol açacaktır ve bu durum itibarıyla ;
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 2004’te 189. Taraf olarak katıldığı Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 'ne (United Nations Framework Convention on Climate Change, UNFCCC)
BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’ne
BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne Yönelik Kyoto Protokolü’ne
Avrupa Birliği Stratejik Çevresel Değerlendirme Yönergesi’ne
Espoo Protokolü’ne
Uzun Menzilli Sınır Ötesi Hava Kirliliği Sözleşmesi’ne
Kalıcı Organik Kirleticilere İlişkin Stockholm Sözleşmesi’ne (Stockholm Sözleşmesi)
Ozon Tabakasının Korunmasına Dair Sözleşme’ye (Viyana Sözleşmesi)
Ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan
a- Türkiye'nin 2010-2020 yıllarını kapsayan Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesine
b- Türkiye’nin İklim Değişikliği Uyum Stratejisi ve Eylem Planına
c- T.C. Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesine de uygun değildir.
1/100.000 ÖLÇEKLİ TRAKYA ALT BÖLGESİ ERGENE HAVZASI REVİZYON ÇEVRE DÜZENİ PLANI PLAN AÇIKLAMA RAPORUNDA ;
PLANLAMA YAKLAŞIMI VE HEDEFLERİ
“Türkiye’nin tarım merkezi olan Trakya Alt Bölgesi’nin, verimli tarım topraklarının yitirilmemesi açısından duyarlılıkların dikkate alınması ve değerlendirmelerin kamu yararını öne çıkaran yaklaşımlarla ve özenle yapılması gerekmektedir. Bu nedenle, Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası 1/100.000 Ölçekli Revizyon Çevre Düzeni Planı; bölgesel plan yaklaşımları belirleyerek, bölgenin ülkesel anlamda en büyük potansiyeli olan tarımsal üretimi desteklemeyi, tarım dışındaki fonksiyonları da bu doğrultuda düzenleyerek, küresel ölçekte önemi günden güne artan tarım sektörünü yarışabilir bir noktaya getirmeyi hedeflemektedir.”
Bölgesel ölçekte ise plan; tarım ağırlıklı bir yerleşim dokusu dolayısı ile tarımsal üretim odaklı ekonomik kaynağı ile öne çıkan Trakya Alt Bölgesi’ni, bugün bölgenin en önemli sorunlarından olan “kırsal nüfus kaybı”nın önüne geçilebilmesi amacı ile desteklemektedir.
Bu doğrultuda, planın 4 temel ilkesi ;
• sürdürülebilirlik,
• kırsal kalkınma ve nüfus kaybının önlenmesi,
• sanayi gelişiminin planlarla sınırlandırılması,
• entegre ulaşım sistemleri ile desteklenen işlevsel bağlantıların kurulması”
olarak belirlenmiştir.
Trakya'da, Kırklareli, Vize ve Çerkezköy’de kömürlü termik santral kurulmasında kamu yararı ve zorunluluğu yoktur.
05.06.2013 tarihli ve aynı şekilde kömürlü termik santral kurmak için Bakanlığınızca yapılan plan değişikliğine karşı Danıştay 6.Dairesinin 2013 / 8016 Esas sayılı davasında verilen bilirkişi raporunda belirtildiği gibi ;
“ 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının Plan Açıklama Raporunda yer alan ifadeler çok açık bir biçimde,çevre kirliliğine yol açma potansiyeli bulunan kömüre dayalı termik santral yapımına yol açacak biçimde değişiklik yapılmasına yönelik düzenlemelerin yürürlükteki bölge planının “Vizyon ve Yöntemleri” ile “Planlama Yaklaşım ve Hedefleri” ile uyumlu olmadığını göstermektedir.
40 yıldır kirletilen ve sermayeye karşı siyasi irade gösterilemediği için hayata dönemeyen Ergene Nehri’nin kirliliğinin yanı sıra Organize Sanayi Bölgeleri ve Enerji Üretim Alanları ile Trakya sanayi havzasına dönüştürülmektedir. Oysa Trakya Bölgesi’nin ana fonksiyonu tarımsal faaliyetlerdir. Trakya'da yaşamımıza kasteden her tür projeye karşı çıkmak herşeyden önce insanlık görevidir.
Trakya bölgesinde herhangi bir yerde faaliyet gösterecek kömüre dayalı termik santral bölgede önemli çevre sorunlarına yol açabilir. Trakya’da birden çok termik santral inşa edilebileceği de dikkate alındığında, bölgenin yer altı su rezervlerinin tükenmesi sürecini hızlandıracaktır. Yeraltı su kaynaklarını çok olumsuz etkileyebilecek miktarda su kullanacak termik santral yoğunlaşmasına yol açabilecek proje, sürdürebilirlik ve planlama ilkelerine uygun olmadığı açıktır.
Yapılan projeler ve Plan değişiklikleri halkın katılımı olmadan söz ve karar sahibi yapılmadan yerel yönetimlerin, belediyelerin, köylerin ve halkın örgütlerinin görüşlerine başvurulmadan yapılmıştır.
Termik Santral Projeleri ile kamu zarar görürken sadece yatırımcılar ve sermayedarlar memnun olacaktır. Öte yandan bölgede bulunan tüm tarım, konut, turizm yatırımlarının değeri düşecek, insanlar bölgeyi terk edecektir. Yatırımcısından başka hiç kimseye fayda sağlamayacağı gibi çevreye büyük zararlar verilecektir.
İşletme sırasında ise baca gazları ile ciddi hava kirliliği (SO2, NOx, PM10 ve PM2,5, CO, CO2, radyoaktif elementler, ozon, ağır metal, asit depolanma (Asit yağış, çiğ), uçucu organik bileşikler, kalıcı organik kirleticiler), su kirliliği, toprak kirliliği ve gürültü kirliliği sorunları yaşanabilmektedir. Ülkemizde termik santralların yol açtığı çevre sorunları ile ilgili olarak birçok çalışma mevcuttur. Örneğin TTB Yatağan’da Hava Kirliliğini Değerlendirme Raporunda Hiçbir filtre termik santralların NOx, CO, O3 gibi çok tehlikeli atıklarını filtre etmemektedir denilmektedir ( TTB Yatağan’da Hava Kirliliğini Değerlendirme Raporu,
http://www.ttb.org.tr/kutuphane/yatagan_rpr.pdf, Erişim tarihi 02.11.2015).
Yöre önemli tarım bölgelerinden biridir. Ayrıca çevresinde yeni yeni sulamaya açılan çok değerli tarım alanları mevcuttur. Nitekim Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ İllerinin Toplam arazi varlığı 1,4 milyon ha kadar olup, bunun % 65’i tarım alanı olarak kullanılmaktadır ve tarım alanlarının % 74’ü I+II+III. sınıf arazidir. Planlanan alan önemli tarım ve hayvancılık alanlarının merkezinde olup etrafında hayvan sayaları ve çiftlikleri de bulunmaktadır. Anılan bölge 1. Sınıf tarım toprağı olup, onaylanan 1/100.000 ‘lik Çevre Düzen Plan Notunda “1. Sınıf tarım toprakları amaç dışı kullanılamaz.” Hükmü gereğince yer seçimi uygun değildir. “Üstün kamu yararı” ve “Öncelikli kamu yararı” kavramları göz önüne alındığında; bölge nüfusunun hızla arttığı bir ortamda tarım topraklarını her geçen gün çeşitli nedenlerle (mesken, sanayi alanları vb.) azaltmak akılcı ve doğru bir tutum değildir. Geleceğin en önemli stratejik ürünü gıda olduğu aşikardır. Gıda üretimi ancak tarım toprakları vasıtasıyla mümkündür. Tarımın yapılacağı toprak kalınlığı en az 40 cm olduğuna göre, bu toprak oluşumu yaklaşık 20000 yıl gerekmektedir. “Üstün kamu yararı” ve “Öncelikli kamu yararı” açısından baktığımızda bu alanların gelecek nesiller için ne kadar önemli olduğu gerçeğini göz ardı edemeyiz. Son yıllarda hem Türkiye’de hem de Trakya’da ekili-dikili alanlarda önemli azalmalar olduğu da bilinen bir gerçektir Örneğin Trakya’da 2012 yılında 200 bin ha, 2015 yılında 80 bin ha alan ekilmemiştir. Türkiye’de ise ekilmeyen alan 3 milyon ha’a ulaşmıştır.
Çevre mevzuatına göre proje değerlendirilmesinde “halkın katılımı” ilkesi esastır. Uluslararası Çevre Koruma Sözleşmelerine göre Halkın istemediği hiçbir projeye hiçbir yatırıma izin ve onay verilemez. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8.maddesinin ihlal edilmiş sayılması için insan sağlığına gerçek bir zararın verilmiş olmasının şart olmadığını belirtmiştir. Çevre hukuku ve ÇED’in temel mantığı da bu yöndedir. İnsan sağlığının ve doğanın zarar görmesi beklenmemelidir. RİSK OLMASI YETERLİDİR.
Günümüzde insanın yaşam hakkı tartışmasız en kutsal haktır. Ayrıca uluslararası bildirgelerin ve anlaşmaların güvencesi altındadır. Bölgede yıllardır yürütülen madencilik faaliyetleri ekosistem üzerinde olumsuz etkilerde bulunmuştur. Buna bir de Kömürlü Termik Santrallar eklendiğinde , bölge hazin sona hızla yaklaşacaktır.
Çevre Yasasının 15. maddesi uyarınca " Çevre ve insan sağlığı yönünden tehlike yaratan faaliyetler süre verilmeksizin durdurulur." Kurulacak Kömürlü Termik Santrallerin Kırklareli çevresinde, çevre ve insan sağlığı yönünde çok büyük ve ciddi tehlike yaratacağı tartışmasızdır. Bu sebeple yasadaki açık düzenlemeye aykırı olan projenin ÇED süreci aşamasına bakılmaaksızın sonlandırılmalıdır.
Hem bugün bölgede yaşayan ve gelecekte yaşayacak olan canlıların varlığını sürdürmesi açısından, Yukarıda açıklamaya çalıştığımız nedenlerle planlanan EREN-1 ENTEGRE TERMİK SANTRALİ 2x(245 MWe/250 MWm/585 MWt için ÇED sürecinin sonlandırılmasını İVEDİLİKLE TALEP EDİYORUZ