AYAĞI ÇARIKLI ERKAN-I HARP POLİTİKASININ HAYAL KIRIKLIĞI
Prof.Dr. Ali KAHRİMAN
Seçim sonuçları nedeniyle hayal kırıklığı yaşamaya gerek yok. Başarısız olan 21.yüzyılda toplumun sosyal, ekonomik, demokratik temel talepleri için hemen hemen ciddi hiçbir önerme ve söylem geliştirmeden “Ayağı Çarıklı Erkan-ı Harp” politikası yapanlardır. Seçenek eksikliği nedeniyle zoraki devşirilen oy potansiyeli üzerinde, ayağı çarıklı erkan-ı harp mantığı ve ayak oyunları ile hasbel kader bulundukları zeminlerdeki konforun kaybedilmemesi için savaşanların; yaşatılan yenilgiyi seçmene yükleme girişimini, aynı şekilde yaşanan yenilgide payları olup da, ülke sorunlarına yönelik yeni hiçbir somut söylemleri bulunmadan defaetle yaşanan seçim yenilgilerinden hareketle fırsatı ganimet bilip ayağa kalkanların, kendi hayal kırıklıklarını yurttaşlara ve ortağı oldukları parti yapılarına yıkma girişimlerinin bertaraf edilerek, Cumhuriyetimizin yüzüncü yıl vizyonunu oluşturmak üzere ayağa kalkarak yeniden yapılanma için yapılması gerekenlere odaklanmak çok daha önem taşımaktadır. Bu bağlamda seçimlerden çok önce yazdığım “İktidara Susamış CHP’ ye Koalisyon Kıskacı” konulu yazımı, şimdi daha iyi anlaşılacağı umudu ile okurlarla tekrar paylaşmak isterim. Bakın ne söylemişim:
“Cumhuriyetimizin kuruluş sürecindeki konjonktürel tek parti iktidarı dönemini bir yana bırakırsak, neredeyse yarım yüzyıldır kendisini sosyal demokrat bir parti olarak tanımlayan Cumhuriyet Halk Partisi’nin; çok partili parlamenter sistem sürecinde birkaç kez kısa dönemlik, etkisiz koalisyon ortaklığı dışında iktidar olamadığı bilinmektedir. Bu yazıda elbette gerçek bir sosyal demokrat parti nedir? Hangi toplumsal kesitlerle buluşmak üzere hangi argümanları kullanır? Çeşitli açılardan ayrıştırılmış, dezavantajlı duruma düşürülmüş, sosyal dışlanmışlık yaşayan gruplarla ilişkisi hangi temellere dayanmalıdır? Cumhuriyet Halk Partisi bu alanda doğru analizlere dayalı yöntemlerle süreci yönetebilmiş midir? gibi sorulara yanıt verilerek değerlendirme yapılmayacaktır. Ancak iktidar seçeneği olma arzusu olan CHP’nin öncelikli olarak geçmişindeki kırılma noktalarını tespit edip bu ve benzeri sorulara ayrıntılı analizlerle yanıt bulup, politikalarını şekillendirmesi gerekmektedir. Biz de gelecek yazılarımızda bu konulara açıklık getirmeye çalışacağız.
Hatırlanacağı gibi seçimlerden önce Cumhuriyet Halk Partisinin iktidar seçeneği olması için paradigma değişimi yapması gerektiğinin vurgulamıştım. Bu bağlamda, özgürlükçü demokrasi ekseninde, eşdeğer saygınlık esasına dayalı bir yurttaşlık tesisiyle birlikte, insan odaklı kalkınma, üreten, hakça paylaşan bir ekonomi vaadiyle toplumun önüne çıkılmasının doğru bir yaklaşım olacağını da vurgulamıştım. Dolayısıyla da iktidarın belirlediği gündeme eklemlenmek yerine gündemi yöneten bir yaklaşımın daha iyi sonuç vereceğinin de altını çizmiştim. Nitekim seçim sürecinde, eksikte olsa bu yönde yürütülen kampanya olumlu sonuç vermiş, Cumhuriyet Halk Partisi’ne çeşitli nedenlerle uzak duran seçmen kesimleriyle iletişim kurulmuş, ellerinden tutulmuş, kısmen de olsa algı değişiklikleri sağlanmış, ancak seçmen davranış değişimi için yeterli olunamamıştır. Bununla birlikte, örgüt kültürü ve örgütsel davranış ekseninde yapılacak sürekli ve sistematik çalışmalar sonucunda bu kitlelerin yakın gelecekte partiye kazandırılabileceği de anlaşılmaktadır.
Öte yandan; yurttaşların oyunun, iktidarı belirlediği parlamenter sistemde, sonuç alınabilmesi için ülkenin ekonomik, sosyal, kültürel ve demografik yapısının da çok iyi analiz edilmesi ve üretilecek politikalarla da ilişkilendirilmesi gerekmektedir. Ülkemizde kamunun mülkiyete ve ekonomiye hakimiyeti yüzde yetmişler gibi çok yüksek seviyededir. Elbette bunun açıklanabilecek makul nedenleri olabilir. Ancak bunun farkında olunarak gerçekçi politikalar üretilebilir. Kamunun ekonomideki bu ağırlığı maalesef iktidar mücadelesinin de bu eksende yürütülmesine neden olmaktadır. Altı okla simgelenen CHP ilkelerinin hemen tümünün, kamunun bu hakimiyetini esas aldığı ve desteklediği de bilinmektedir. Öte yandan kamunun ekonomideki bu ağırlığı ile aslında devasa bir işletme gibi görülen Türkiye’de, iktidar olmanın, bu ekonomi çarkının başına geçip yönetmek ve yönlendirmek olduğunun çoktan farkında olan liberal ve sağ partiler oyunu bu çerçevede oynamış ve de sürekli iktidar olmayı becermişlerdir. Bu amaçla da her yolu mubah görmüş, dinsel, mezhepsel, etnik farklılıklar başta olmak üzere her türlü toplumsal farklılıkları çoğunluk lehine derinleştirmiş, ayrıştırmış, yönetmiş ve oya dönüştürerek iktidar olmuşlardır. Ülkemize özgü bu durum, CHP tarafından kavranmalı, bu yönde politikalar geliştirilmeli ve gerçek anlamda iktidar olmanın anahtarı bulunmalıdır.
Bu olgunun farkında olarak; kısmi, kısıtlı, etkisiz bir koalisyon ortaklığı yerine; Cumhuriyetimizin yüzüncü yıl vizyonuna yakışan, ileri demokrasi unsurlarıyla taçlandırılmış, arazi kullanımı ve yönetimi başta olmak üzere, ekonomik, sosyal, kültürel ve istihdama yönelik politikalar üretilerek bir Modern Türkiye Senaryosu projelendirilmeli ve seçmen kitlelerine sunularak çok yakınına ulaşılmış olunan gerçek iktidar yakalanmalıdır. Bu da ancak güncellenmiş yeni bir ideolojik bakış ekseninde top yekun yeniden yapılanma ile olanaklı olacaktır. Bu yeni yapılanma; merkezci siyasi parti yapısını dışlayan, ekip çalışmasını ön plana çıkaran, her konuda uzman görüşlerinden yararlanmayı önemseyen, toplumun her kesimini demokratik karar alma süreçlerine katan, insan odaklı değil, proje ve politika eksenli örgütlenmeye dayalı demokratik bir model olmalıdır.
Özetle, partiye uzun süredir egemen olmuş, analiz ve sentez yeteneği körelmiş, ayağı çarıklı erkan-ı harp olarak ifade edebileceğimiz, vesayetçi, tutucu ve de bilgiye dayalı hiyerarşik bir parti modeli kurulmasına izin vermeyen örgütsel yapının acilen dinamik bir boyuta evrimi sağlanarak, ideoloji ve politikalarla beslenecek örgütün mevcut fiziksel hareket kabiliyetinin yakın gelecekteki iktidar hedefi için harekete geçirilmesi anlamlı olacaktır.”
Yazımızın başlığına, bu özetlenen konular çerçevesinde yaklaşırsak; “Ayağı Çarıklı Erkan-ı Harp” politikasını, toplumumuza yeniden empoze etmek isteyen güruhlardan kurtulmanın çok daha acil ve önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, hem örgütsel yapı ve yönetim anlayışı, hem de vizyon, strateji ve söylemleriyle yenilenmiş, donanımlı bir CHP’nin ortaya çıkarılması ve toplumla buluşturulması tüm yurtseverlerin ortak görevidir.