HİÇBİR SIR SAKLI KALMAZ
1966 yılında, İrlanda’nın en köklü üç bankasının birleşmesi ile kurulan AIB (Allied Irish Bank), 2002 yılında, merkezi ABD’nin Baltimore şehrinde bulunan Allfirst adındaki iştirakinin Hazine Bölümü’nde yaşanan bir suistimal sonucunda 691,2 milyon dolar kaybettiğini açıklamıştır.
2003 yılında, skandalın ortaya çıkmasının ardından Allfirst, M&T Bank Corporation adındaki bir bankaya satılmış ve sonrasında da üst düzey yöneticiler dahil olmak üzere yaklaşık 1.200 Allfirst çalışanı işinden olmuştur.
Bütün bu süreçte yapılan analizlerde, bir çalışanın neden olduğu böylesine büyük bir olayın ardında önemli yönetsel hataların ve zayıflıkların olduğu açıklanmıştır.
Geniş şube ağlarına sahip üç büyük ticari bankanın birleşmesi ile kurulmuş olan AIB’de yaşanan bu olayın en önemli sebeplerinden biri, bankanın ve suçun işlendiği iştirakin iş tecrübesinde ve yapısal durumunda saklıdır. Baltimore gibi bir liman kentinde faaliyet gösteren Allfirst’ün müşteri portföyü, denizaşırı ticaret yapan ve sonucunda kur riski alan büyük firmalardan oluşmaktadır.
Dolayısıyla Allfirst’ün gerçekleştirmiş olduğu işlemlerinin büyük bir kısmı, müşterilerin kur riskini düşüren karmaşık hazine ürünlerine ait olmaktadır.
Diğer yandan küçük ölçekli hazine işlemleri ile yıllarca ticari bankacılık yapan ve yöneticilerinin de sadece bu konuda deneyimli olduğu AIB gibi bir bankanın böylesine büyük hazine işlemleri yapan Allfirst gibi bir bankayı satın alması, çok yakından takip edilmesi ve yakından yönetilmesi gereken bir risktir.
Skandal ile ortaya çıkan tabloda bu riskin iyi yönetilememiş olduğu görülmüştür.
John Rusnak adında bir trader, 1993 yılında, AIB’nin Baltimore’daki iştiraki olan First Maryland Bancorp’ta (1999 yılında Allfirst adını almıştır) trader olarak işe başlamıştır.
Finans sektöründeki hayatı boyunca çeşitli bankaların yabancı para (FX) işlemler ofisinde trader olarak çalışmış olan John Rusnak, Allfirst’te işe başlarken farklı stratejiler geliştirerek FX piyasalarındaki arbitrajdan faydalanacağı konusunda iddalarda bulunmuştur.
Fakat karşılıklı kompleks opsiyonlar yerine yenin dolar karşısında değer kazanacağı varsayımı ile tek bacaklı basit spot ve forward işlemler yapmıştır.
Karşı bacağında opsiyon işlemleri yaparak pozisyonunu hedge etmemiştir. John Rusnak, aldığı pozisyonlarla, 1990 ile 1995 yılları arasında yenin dolar karşısında değer kazanmasından kaynaklanan güzel kârlar yazmasına karşın, 1995 yılının ortalarında yenin dolar karşısında değer kaybetmeye başlaması ile zarar etmeye başlamıştır.
Japon ekonomisindeki gerilemeden yenin yeterince değer kaybettiğini ve daha fazla gerilemeyeceğini düşünen Rusnak bu düşüncesine dayanarak pozisyon alıyordu.
Yenin zaman içinde güçleneceğine inancıyla ileri vadeli yen alım sözleşmesi satın alarak pozisyon aldı.
Asya’da yapılan bir takım politika değişiklikleri Asya’da ekonomik kriz yaşanmasına neden oldu.
Asya’daki diğer dövizlerde ise ralli yaşanmaya başladı.
John Rusnak, Asya’da yaşanmaya başlayan kriz nedeniyle mevcut pozisyonlarında panikledi.
Mevcut pozisyonlarını sistemde hedge edilmiş şekilde göstermişti.
Döviz kuru üzerine yapılan opsiyonlar, bankayı kayıplara karşı koruyordu ve yenin yükselişi varsayımına karşı kullanım hakkına sahipti.
John Rusnak, yöneticilerini, bir aracı hesabı ile bu işlemlerden yüksek kar edeceği üzerine ikna etti.
Bu aracı hesaplar genellikle hedge fonlar ve yüksek karlı traderları korunmak için kullanılır.
John Rusnak ise aracı hesabı yönetcilerinin bilgisi olmadan kullanıyordu.
1997 yılının sonunda, John Rusnak, riskli pozisyonunun sonucu olarak 29,1 milyon dolar zarar etmiştir. Ettiği zarardan sonraki tutumu çok önemlidir.
Sorumluluğu alıp zararını yönetime rapor etmek yerine zararını gizlemeyi tercih etmiş, oluşan zararı kapatmak için yetkisiz alım satım işlemlerine devam etmiştir. John Rusnak, birçok bu tip vakada yaşandığı gibi, yaptığı alım satım işlemleriyle de oluşan zararı daha da büyütmüştür.
1999 yılında ise toplam 41,5 milyon dolar zarara neden olmuştur.
John Rusnak, kaçış olarak kullandığı aracı hesap ile işlem hacmini arttırırken kayıplarını, opsiyon işlemleri ile de zararını gizliyordu.
Bu da daha yüksek bir seviyede forex sözleşmesi rollover etmesini sağlıyordu.
Bu durum hala yen kontratında pozisyon alırken, zararlarının gizlenmesi imkanını doğuruyordu. Allfirst bankasının forex işlemlerinin toplam değeri artmıştı.
John Rusnak’ın mevcut pozisyonlarına ait zararları tespit etmek çok güçtü.
Bununla birlikte bankanın döviz piyasasındaki pozisyon büyüklüğünün arttığı görülmekteydi.
1997 yılında, John Rusnak için keskin dönemeç, aldığı pozisyonlarla zarar etmeye başladığı zaman oluşan bu zararları gizlemek için sisteme sahte opsiyon işlemleri girmesi ile oluşmuştur.
Yaptığı opsiyon işlemlerinin döviz kuru, prim tutarı ve büyüklükleri aynı olan, ancak biri bir gün vadeli, diğeri gerçek forward pozisyonunun vadesi ile uyumlu olan iki sahte opsiyon işlemi yapmıştır.
John Rusnak, her iki opsiyon işlemini de aynı banka ile yapılmış olarak gösterdiği için işlemler parasal olarak nette herhangi bir ödeme gerektirmemiştir.
Her hangi bir ödeme gerçekleşmemesi sebebiyle işlemler operasyon tarafına gönderilmeden back ofis kontrolleri aşılabilmiştir.
Kurmaca işlemlerin sonucunda John Rusnak, açık olan pozisyonundan doğan riski gizlemiş, mevcut pozisyonlarını kapalı (hedge edilmiş) olarak gösterebilmiştir.
Normalde tüm hazine işlemlerinde karşı taraf ile teyitleşmesi gereken Hazine Operasyon Bölümü bu kurmaca işlemler için karşı taraf ile bizzat teyitleşmemiştir.
John Rusnak’ın hazırladığı sahte faks dokümanları üzerinden teyit almıştır.
Hazine Operasyon Bölümü’nün yapılan işlemleri bağımsız kaynaklardan teyit etmemesi büyük bir kontrol eksiliği oluşturmuştur.
John Rusnak’ın pozisyonlarından kaynaklanan 691 milyon dolar zarar ortaya çıkmıştır.
Allfirst Bank yöneticileri, John Rusnak’ın prim tarzı bir kazanç için bu işlem hacmi artışını gerçekleştirdiğini düşünmüştü ancak Rusnak aylık maaşı ve ikramiye dışında herhangi bir maddi kazanç elde etmiş değildi.
Bu pozisyonlardan Allfirstbank’ın ciddi bir zararı sözkonusu olmuştu.
Bu skandal, 1995 yılındaki Barings Bank-Nick Leeson skandalından sonra ortaya çıkmış ve o dönemde uzun bir süre gündemde kalmıştı.
John Rusnak, yargılandığı davada yedi buçuk yıl hapis cezasına ve 1 milyon dolar para cezasına çarptırıldı.
Skandal ile ilgili değerlendirmeler yapılırken bir kontrol zayıflığı da risk yönetimi faaliyetlerinde gözlemlenmiştir. Hazine Risk Kontrol Bölümü, her traderın pozisyonu için bağımsız olarak hesapladığı riske maruz değeri (RMD), John Rusnak tarafından manipüle edilmiş olan verileri kullanarak hesapladığı için, hatalı RMD hesaplamıştır. Hazine Risk Kontrol Bölümü, John Rusnak’ın pozisyonunun RMD’sini maksimum 1,5 milyon dolar olarak hesaplamasına rağmen, yapılan analizler sonucunda 90 milyon kaybettiği durumların yaşandığı tespit edilmiştir.
AIB skandalında, hazine işlemleri için diğer bir kontrol noktası olan stop-loss limiti etkin olarak çalışmamış ve suistimalin tespitinde yetersiz kalmıştır.
Sistem tarafından bağımsız veriler ile hesaplanması gereken stop-loss limitleri, sistemin direkt olarak doğru veri kanallarından beslenememesi nedeniyle traderların verileri üzerinden hesaplanmıştır.
John Rusnak, RMD hesaplamasında yaptığına benzer şekilde stop-loss hesaplamasında kullanılan döviz kurlarını da manipüle etmiş ve bu kontrolü de etkisiz hale getirmiştir.
Birinci ve ikinci seviye kontrollere ek olarak AIB’nin iç denetim fonksiyonları da bu suistimalin tespitinde başarısız olmuştur.
John Rusnak’ın alım satım işlemleri, 5 yıllık süre zarfında sadece bir kere denetlenmiştir.
Sonuç olarak AIB’de yaşanmış olan bu vakada; süreçteki kontrol zafiyetleri, hazine işlemlerinde tecrübesiz olan yönetimin risk algısı ve etkin iç denetim sisteminin eksikliği, tarihteki en büyük operasyonel skandallardan birine neden olmuştur.
Yazı ‘Türev Ürünlerin Gizli Doğası’ kitabından alınmıştır.