TCMB'nin faiz kararı ve değişen paradigmalar..Ekonomistlerin veya finans kökenli uzmanların faiz konusundaki yaklaşımlarını dikkatle izliyorum. Birçoğunun 20 yüzyıla ait paradigmalarla yorum yaptığını görüyorum. Ekonomistlerin ya da uzmanların önemli bir kısmı faizleri, para piyasasını stabilize etmeye yarayan bir enstrüman olarak gördükleri için, "TCMB faiz indirmemeli" diyorlar. Ancak ben temelde onlar gibi düşünmüyorum.Son yıllarda Faizin para piyasasını stabilize etme fonksiyonu, diğer görevlerinin yanında çok güçlü bir duruş sergilemiyor. Ekonomiyi ısıtma ya da soğutma işlevi daha büyük önem taşıyor. Bundan başka fonlama maliyetlerini ucuzlatma adımları, banka ve finans kuruluşlarının daha önceki dönemlerde oldukça düşük faizlerle verdikleri kredileri daha kolay yüzdürmelerini sağlıyor. Yeniden yapılandırmaların maliyetini düşürüyor. Eğer maliye politikaları da eşgüdüm içinde olursa, darboğazların içinden çıkmak daha kolay hale geliyor. Ancak, yukarıda belirttiğim gibi ekonomistler daha çok "TL'nin istikrarı ve enflasyonist etkiler" açısından değerlendirme yapıyorlar. Yani analizleri Merkez Bankası'nın "büyüme yanlısı" duruşunu sürekli es geçiyor. Maalesef bu yaklaşım Süreyya Serdengeçti zamanında zirve yaptı. Yüksek faiz-düşük kur politikasıyla enflasyonu düşürmeyi çabalayan ama Türkiye'nin dış rekabetçiliğini tamamen yok eden bu yaklaşımın neticesinde bugünkü ciddi sancıları yaşıyoruz diyebilirim. Uygulanan bu politika Türkiye'nin büyüme-cari açık yapılsallığını daha da kronik hale getirdi diyebilirim. O zamanlarda bu kadar döviz borçlu bir özel sektör yoktu. İthalata bağımlılığımız ise bu kadar yüksek değildi. Ayrıca, kurları düşük seviyede tutarak 2001 krizine davetiye çıkardığımız gayet iyi biliniyordu. Ancak döviz kurlarının enflasyon üzerinde geçiş etkisi sebebiyle, fiyatları düşürmenin en çabuk yolunun kurları faizle baskı altına almak olduğuna karar verildi. O sıralarda TİM tarafından yapılan bilimsel araştırmalarda şu sonuç çıkmıştı: "Kurların sürekli yükselmesi ihracatı artırmıyor ama sürekli düşmesi büyük zarar veriyor.""Sebep-Sonuç ilişkileri değişti ama itiraf etmeye korkuyoruz.."TİM'in bu çalışmayı herkesle paylaşmasına rağmen yüksek faizden memnun olan rantiye kesimi, Merkez Bankası Yönetimi'nin medyadaki destekçileri sürekli olarak ihracatçıları "yüksek kur talep etmekle" suçladılar. Halbuki ihracatçı yüksek faizle kurların düşürülmesinden rahatsızdı. O zamanın medyadaki önde gelen ekonomistleri "cari açık finanse edildiği sürece sorun yok" diyerek büyümekte olan tehlikeyi küçümseyen yorumlarda bulundular. Nihayetinde yapısal sorun büyüdü ve Türkiye'nin artık değişmeyen parçası haline geldi. Türkiye büyüyecekse cari açık verecekti, daralacaksa cari fazla verecekti. Nitekim bugün bu gerçeği yaşıyoruz. Bu sebeple Merkez Bankası'nın faizleri düşürmesi gerektiğini düşünüyorum. Büyük ihtimalle de böyle yapacaktır. Genel beklenti 150 puan civarında indirim. Ancak ben 175 puan indirim olabileceğini ihtimal dahiline alıyorum. Daha fazla da olacağını söyleyenler var. Umit ederim ki TCMB politika faizlerini % 15'e kadar indirir. Fazlası piyasaları bozacaktır.Eğer Merkez Bankası "Aralık Ayına kadar ne olacağı belli olmaz, yükseltme zamanı geldiğinde elimde cephane olsun" diyorsa, riskli bir adım adım atıp faizleri daha da fazla düşürebilir elbette. Ancak kesin olan şu ki en az 150 en fazla 250 baz puan indirim bekliyor bizleri. Hayırlısı olsun diyelim. Prof. Dr. Emre Alkin
EKONOMİ
23 Ekim 2019 - 19:57
TCMB'nin faiz kararı ve değişen paradigmalar..
TCMB'nin faiz kararı ve değişen paradigmalar.. Ekonomistlerin veya finans kökenli uzmanların faiz konusundaki yaklaşımlarını dikkatle izliyorum. Birçoğunun 20 yüzyıla ait paradigmalarla yorum yaptığını görüyorum.
EKONOMİ
23 Ekim 2019 - 19:57