SİYASET NEREYE KOŞUYOR ?
VE ÇALAN ALARM ZİLLERİ ....
Türkiye'yi on yedi yıldır yöneten AKP iktidarları öylesine büyük, öylesine vahim yanlışları ,öylesine
sık ve bolca yaptı ki, yaklaşan 31 Mart yerel seçimlerinde savunacak tek tezi bile kalmadı artık .
Bu tabloda büyük şehir belediyeleri başta olmak üzere yurt çapında ciddi oy kaybı ile önemli oranda
sarsıntı geçirmesi süpriz olmaz .
Tabi doğru muhalefet stratejisi uygulanırsa !
AKP, bu ölçüde prestij ve güven kaybıyla yerel seçimlerde mutlaka ama mutlaka, ciddi ve unutamayacağı
bir ders ve uyarı almalıdır .
Böyle bir uyarı hem AKP ye, hem de ülkeye iyi gelecektir, kuşkusuz .
Uyguladığı tepeden tırnağa yanlış ekonomik politikalar ve yine ısrarla yürüttüğü öngörüden uzak dış ilişkilerin
ülkeye zarar verdiğini görmemek mümkün değil .
Her olumsuz gelişmenin dış güçlerin komplosuyla olduğu mazeretine sığınsalar da durum budur .
Özellikle son yıllarda , vatandaş artık cebindeki yangının da farkında , ''Ayşe teyzenin'' tenceresinde yemekten
çok dert kaynıyor .
Kendine güvenen AKP li varsa insin sokağa gitsin vatandaşa sorsun .
İktidar , apar topar ve panik halinde aldığı tanzim satış çadırları gibi ''pansuman'' tedbirlerinin kesin ve uzun
vadeli çözüm olamayacağını biliyor , o nedenle bir biçimde 1 Nisana kazasız belasız ulaşma telaşında.
Böyle bir tabloda AKP' nin 31 Mart yerel seçimlerinde zafer kazanması mümkün mü ? Bize göre
''hayır'' ama ya ana muhalefetin son altı aydaki seçim stratejisine ne demeli ?
Mevcut ortamdaki "toz duman" yakın geçmişte kaybedilen onca seçimden pek ders alınmadığını gösteriyor .
Oysa son on yedi yılda girilen tüm seçimlerin nasıl ve neden kaybedildiğinin iyi anlaşılması ve aynı hatalara
yine düşülmemesi gerekmez miydi ?
Öte yandan bazı stratejik yanlışlar yapılmış olsa da bireysel beklentileri karşılanmadı diye ,bazı siyasetçilerin ışık
hızıyla saf değiştirmesi nasıl savunulabilir, siyasi ilke ve prensiplere ne oldu ?
Bir siyasinin yıllarca benimsediği , savunduğu parti prensip ve ilkeleriyle vedalaşması bu kadar kolay olmamalıydı .
Ancak şu gerçeğin altını çizmeden de geçemeyiz :
Bu tespitlerden muaf tutulabilecek tek istisna var : Mustafa SARIGÜL
Partisinin kendisini beş yıl önce 17 milyonluk koskoca İstanbul'u liyakatla yönetmeye uygun ve yeterli görülen
Mustafa Sarıgül , bugün nasıl olur da Şişli gibi en güçlü olduğu , banko kazanacağı ilçede aday gösterilmez ?
Ana muhalefetin kendi içinde duygusal küskünlük ve ayrışmalar yaşaması bu sürecin doğru yönetilemediğini
gösteriyor .
AKP nin son yıllarda dış politika ve ekonomide büyük prestij ve güven kaybı yaşamasına rağmen bu durumun
ana muhalefet partisince siyasi fırsata dönüştürülememesi ciddi bir siyasi sorundur .
Bakın rahmetli Süleyman DEMİREL yıllar önce ne demişti :
'' Tencerenin düşüremeyeceği hükumet yoktur ''
Mevcut ortam aslında AKP nin başta İstanbul, Ankara, Adana, Antalya gibi şehir belediyelerini kaybetmesine
öylesine elverişli ki !
Ancak doğru stratejinin uygulanması koşuluyla .
Öte yandan 31 Mart seçimleri genel seçimler olmasa da AKP iktidarı için hayati derecede önemli bir test
hatta güven tazeleme olacaktır .
Bu nedenle 31 Mart seçimlerinde, tüm muhalefet partilerinin mümkün ölçüde güçlerini, kazanma olasılığı
en yüksek adaylarda birleştirmeleri çok önemlidir .
Bölünme, ayrışma ve küslükler sonucu oluşabilecek seçim kayıplarına bu ülkenin artık tahammülü yoktur .
Ancak mevcut tabloda muhalif siyasetin riskli bir sürece doğru koşmakta olduğunu görüyoruz .
31 Marttan sonra en az dört yıl seçim olmayacağına göre, yerel seçimleri kaybeden muhalefet, bir anlamda
etkin siyasetin büyük oranda dışına itilmiş olacaktır .
Bize göre bu açıdan da alarm zilleri çalıyor ancak duyan var mı , o tartışılır.
CHP tarafından meclis içi ve meclis dışı muhalif partiler etrafında genel bir mutabakat oluşturulamazsa,
korkarız ki , tarih yine kendini tekrarlayacak ve CHP nin bir başka seçim kaybına tanık olacağız.
Sadece bir partiyle anlaşarak seçim kazanılacağını düşünmek hayalden öteye gidemez .
Ancak sonuçta kaybeden , artık seçim kaybetmeye alışmış meclisteki muhalefet partileri değil , kayba
hiç ama hiç tahammülü kalmayan Türkiye olacaktır .
DYP olarak seçim öncesi bu son uyarıyı yaparak tarihe not düşüyoruz .
Doğru Yol Partisi tarihi misyon ve vizyonu gereği bu seçimlerde de üzerine düşeni yapmaya her zaman
olduğu gibi hazır ve kararlıdır .
Bir hatırlatma daha :
Bu millet henüz daha sandıkta son sözünü söylememiştir .
Bir hata yapılmaz ise,31 Mart işte o gün olacak gibi......