KOVBOYLAR ÜLKESİ
Her ülkenin kuruluşunda bir macera vardır. Amerika Birleşik Devletleri’nin kuruluşu, biraz magazinsel, biraz da en büyük devlet olma olgusu, belki daha medyatik olma nedeni ile daha fazla öne çıkmıştır.
Hakan Topkurulu
Kızılderililerin katliamı, bufaloların derileri için sürüler halinde öldürülmeleri, Afrika’dan getirilen zenci köleler, hala sistematik olduğu söylenen ırkçılık… Örnekleri daha da arttırabiliriz.
Kapitalizmin ilk ekonomik temellerinin atıldığı ülke değil belki, ama günümüzde bireyciliğin, kar dürtüsünün en vahşi olarak yaşandığı ülke. Herhangi bir karışıklık ihtimalinde dahi insanların en vahşi silahlarla sokaklara döküldüğü bir ülke.
George Floyd’un öldürülme şekli, barbarlıkla suçlanan gelişmekte olan ülkelerde dahi görülmeyecek cinsten.
Bunların ekonomik yansıması da doğal olarak mantık sınırlarını zorluyor.
ABD’de; 2020 yılı başında 10.000.000 adet kullanıcısı olan Robinhood adlı borsa aracı şirketinin sadece Mart ayında 3 milyon yeni kullanıcısı olmuş.
Yeni kullanıcıların hisse alımları ise alışılmışın dışında. İflas erteleme kararı alan, batık şirketlerin hisselerini satın almaları imiş.
Beklenti ise; nasıl olsa devlet bu şirketlerin batmasına izin vermeyecek. Bunları en düşükten toplayıp, şirket kurtulduğunda satacaklar. Büyük karlar toplayacaklar.
Hertz adlı, dünyanın en büyük araç kiralama şirketi krizin başlangıcında ekonomik gelişmeye dayanamayıp 19 milyar USD borç ile “İflas Erteleme Kararı” aldırarak, durumunun ne kadar bozuk olduğunu, ancak yasal önlem alınarak kurtulma ihtimali olduğunu açıklamıştı.
Borsada işlem gören ve iflas erteleme kararı ile değeri çok düşen Hertz şirketinin hisse senetleri borsaya giren bu yeni alıcılar tarafından o kadar büyük talep görüyor ki! Hertz şirketi “iflas Erteleme Kararı” aldırdığı mahkemeye başvurarak bir kısım hissesini daha borsaya açarak yeniden para kazanmak istediğini bildiriyor.
Mahkeme ne karar veriyor? Talebi yerinde buluyor ve onay veriyor.
Hertz sadece bir örnek. Bu şirketin yanında iflasını vermiş JC Penny ve diğer birçok şirket için aynı durum söz konusudur.
FED’in piyasaya sürme konusunda garanti verdiği sonsuz miktar da dolar, geçtiğimiz günlerde bankalara kredi kullanmaları konusunda verdiği tavsiye kararı var.
Ayrıca, artık şirket tahvillerini aracısız kendisinin alacağı kararı, toplumu ciddi şekilde ekonomik olarak hiçbir rasyonalitesi olmayan kararlar almaya itiyor.
Bankaların, FED’in “0” faizle kendilerine kullandırdığı kredilerden piyasaya vermemesi, nakit akımını çok olumsuz yönde etkiliyor. Buna önlem olarak FED zor durumdaki şirketlere kendi üzerinden kredi kullandırıyor. (Tahvillerini satın alıyor)
2008 yılına kadar, yaklaşık 100 yıl, 900 milyar dolar para basmış olan FED, 2008 krizinden itibaren 2015 yılına kadar 4 trilyon dolar para basmıştı. 100 yılda bastığının 5 katı. 2020 yılında başlayan kriz, FED’in tekrar para basma ihtiyacını gündeme getirdi.
FED 3 Haziran 2020 tarihine kadar bastığı para miktarını 5.2 trilyon USD’ne çıkarmış durumda. Aldığı bu kararlarla para basımını arttıracağını anlamak çok zor değil.
ABD çok büyük bir girdabın içine girmiş bulunuyor. Bu girdaptan çıkmaya çalıştıkça, sular onu içeri doğru çekiyor.
Halkın batmış şirketlere para yatırması, sonu kötü görünen bu girdabın içine girecek kovboyların da ne kadar pervasızca atak yaptıklarını gösteriyor.
Her ülkenin kuruluşunda bir macera vardır. Amerika Birleşik Devletleri’nin kuruluşu, biraz magazinsel, biraz da en büyük devlet olma olgusu, belki daha medyatik olma nedeni ile daha fazla öne çıkmıştır.
Hakan Topkurulu
Kızılderililerin katliamı, bufaloların derileri için sürüler halinde öldürülmeleri, Afrika’dan getirilen zenci köleler, hala sistematik olduğu söylenen ırkçılık… Örnekleri daha da arttırabiliriz.
Kapitalizmin ilk ekonomik temellerinin atıldığı ülke değil belki, ama günümüzde bireyciliğin, kar dürtüsünün en vahşi olarak yaşandığı ülke. Herhangi bir karışıklık ihtimalinde dahi insanların en vahşi silahlarla sokaklara döküldüğü bir ülke.
George Floyd’un öldürülme şekli, barbarlıkla suçlanan gelişmekte olan ülkelerde dahi görülmeyecek cinsten.
Bunların ekonomik yansıması da doğal olarak mantık sınırlarını zorluyor.
ABD’de; 2020 yılı başında 10.000.000 adet kullanıcısı olan Robinhood adlı borsa aracı şirketinin sadece Mart ayında 3 milyon yeni kullanıcısı olmuş.
Yeni kullanıcıların hisse alımları ise alışılmışın dışında. İflas erteleme kararı alan, batık şirketlerin hisselerini satın almaları imiş.
Beklenti ise; nasıl olsa devlet bu şirketlerin batmasına izin vermeyecek. Bunları en düşükten toplayıp, şirket kurtulduğunda satacaklar. Büyük karlar toplayacaklar.
Hertz adlı, dünyanın en büyük araç kiralama şirketi krizin başlangıcında ekonomik gelişmeye dayanamayıp 19 milyar USD borç ile “İflas Erteleme Kararı” aldırarak, durumunun ne kadar bozuk olduğunu, ancak yasal önlem alınarak kurtulma ihtimali olduğunu açıklamıştı.
Borsada işlem gören ve iflas erteleme kararı ile değeri çok düşen Hertz şirketinin hisse senetleri borsaya giren bu yeni alıcılar tarafından o kadar büyük talep görüyor ki! Hertz şirketi “iflas Erteleme Kararı” aldırdığı mahkemeye başvurarak bir kısım hissesini daha borsaya açarak yeniden para kazanmak istediğini bildiriyor.
Mahkeme ne karar veriyor? Talebi yerinde buluyor ve onay veriyor.
Hertz sadece bir örnek. Bu şirketin yanında iflasını vermiş JC Penny ve diğer birçok şirket için aynı durum söz konusudur.
FED’in piyasaya sürme konusunda garanti verdiği sonsuz miktar da dolar, geçtiğimiz günlerde bankalara kredi kullanmaları konusunda verdiği tavsiye kararı var.
Ayrıca, artık şirket tahvillerini aracısız kendisinin alacağı kararı, toplumu ciddi şekilde ekonomik olarak hiçbir rasyonalitesi olmayan kararlar almaya itiyor.
Bankaların, FED’in “0” faizle kendilerine kullandırdığı kredilerden piyasaya vermemesi, nakit akımını çok olumsuz yönde etkiliyor. Buna önlem olarak FED zor durumdaki şirketlere kendi üzerinden kredi kullandırıyor. (Tahvillerini satın alıyor)
2008 yılına kadar, yaklaşık 100 yıl, 900 milyar dolar para basmış olan FED, 2008 krizinden itibaren 2015 yılına kadar 4 trilyon dolar para basmıştı. 100 yılda bastığının 5 katı. 2020 yılında başlayan kriz, FED’in tekrar para basma ihtiyacını gündeme getirdi.
FED 3 Haziran 2020 tarihine kadar bastığı para miktarını 5.2 trilyon USD’ne çıkarmış durumda. Aldığı bu kararlarla para basımını arttıracağını anlamak çok zor değil.
ABD çok büyük bir girdabın içine girmiş bulunuyor. Bu girdaptan çıkmaya çalıştıkça, sular onu içeri doğru çekiyor.
Halkın batmış şirketlere para yatırması, sonu kötü görünen bu girdabın içine girecek kovboyların da ne kadar pervasızca atak yaptıklarını gösteriyor.