Asya ve Avrupa Kıtalarının merkezinde yer alan Türkiye, yıllardan beri terör örgütlerinin finans kaynakları içerisinde sayılan silah, uyuşturucu, göçmen kaçakçılıklarının geçiş rotası haline gelmiştir.
Özellikle, dünya üzerinde göç akımları doğudan batıya doğru giderken Türkiye bu güzergahlar da hedef ülke konumunda olmuştur. İçişleri Bakanlığı’nın resmi verilerine göre Türkiye 2023 yılında 245.008, 2022 yılında ise 285.027 kaçak göçmen yakalanmıştır.

ECEM ELİF ÜNALTerör örgütlerinin finans kaynaklarının çok çeşitli olması ve Türkiye’nin Altın Üçgen
( Birmanya, Laos, Tayland) ve Altın Hilal ( İran, Pakistan, Hindistan) uyuşturucu rotalarının Avrupa’ya geçişi üzerinde bulunması nedeniyle Türkiye 2021 yılında Terörizmin Finansmanı ve kara para ile mücadele amacıyla kurulan
FATF tarafından gri listeye alınmıştır. Uluslararası kuruluş olan FATF, 1989 yılında ABD, Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya ve Kanada’dan oluşan G-7 ülkelerinin Paris toplantısında kurulmuştur.
FATF üyeleri arasında, ABD, Almanya, Avusturya, Avustralya, Arjantin, Belçika, Birleşik Krallık, Brezilya, Çin, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Güney Afrika, Hindistan, Hollanda, İtalya, İrlanda, İsrail, İspanya, İsveç, İsviçre, İzlanda, Kanada, Güney Kore, Lüksemburg, Malezya, Meksika, Norveç, Yunanistan, Japonya, Türkiye, Yeni Zelanda, Portekiz, Rusya, Singapur, Suudi Arabistan, Avrupa Komisyonu ve Körfez İşbirliği Konseyi de yer almaktadır. Söz konusu bu ülkeler kendi içlerinde güvenli ekonomi politikaları ile ticari gelişimlerini devam ettirmektedir.
FATF uluslararası kuruluşu ‘’ 40 Tavsiye’’ çatısı altında ülkeleri değerlendirerek bir nevi ‘’uluslararası politika belirleyici’’ görevi görerek ülkelerin karnesini belirlemektedir. Türkiye bu noktada, 2021 yılında maalesef ki geçer not alamamış ve gri listeye eklenmiştir. O tarihten günümüze kadar Hazine ve Maliye , İçişleri ve Adalet Bakanlığımız yoğun bir çalışma politikası izleyerek Türkiye’yi gri listeden çıkarmayı başarmıştır. 2021 yılından bu yana bakanlıklarımızın çalışma programlarına bakacak olursak;
Adalet Bakanlığı tarafından Türk Ceza Kanunu’ndan Terörle Mücadele Kanunu’na Ceza Muhakemesi Kanunu’ndan Türk Ticaret Kanunu’na ve Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’dan Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun’a kadar ilgili mevzuatlarda düzenlenmeye gidilmiştir.
Hazine ve Maliye Bakanlığı bünyesinde bulunan MASAK tarafından suç gelirlerinin aklanması ve terörizmin finansmanı etkinliğinin artırılmasına ilişkin Ulusal Strateji Belgesi yürürlüğe konulmuştur.
İçişleri Bakanlığı’nın özellikle son 6 ayda artan kaçakçılık faaliyetleri merkezli operasyonları terör örgütleri finansmanına önemli bir darbe olmuştur. FATF uluslararası kuruluşun Singapur’da yapılacak toplantısı öncesinde TBMM tarafından kripto varlıklarla ilgili düzenleme kabul edilerek Sermaye Piyasası Kurulu’nun yetkileri arttırılmıştır. İlgili Bakanlıkların yapmış olduğu yoğun çalışmalardan sonra Türkiye, FATF’ın ‘’40 tavsiye’’ politikasının tamamını yerine getirerek ülkenin güvenli yatırım merkezi olacağını kanıtlamıştır.
FATF’ın Türkiye ile ilgili verdiği 8 maddelik kararda,
Mali istihbarat biriminde, yüksek riskli sektörlerin kara para aklama- terörizmin finansmanıyla mücadelede denetimlerinin arttığını,Kayıt dışı para transferleri ve Döviz bürolarına kara para aklama ve terör finansı için caydırıcılık yaptırımlarının uygulandığını,Kara para aklama soruşturmalarını desteklemek için mali istihbarat kullanımının ilerleme gösterdiğini,BM Güvenlik Konseyi’nin 1373 ve 1267 sayılı kararları dahilinde hedef mali yaptırımlara yönelik, BM tarafından belirlenmiş gruplara ilişkin eksikliklerin giderilmesi konusunda ilerleme olduğunu,Terör davalarında mali soruşturmaları merkeze alınması, BM tarafından belirlenmiş gruplarla ilgili terörizmin finansmanı soruşturmalarına öncelik vermek ve destek ağlarını belirleyecek çalışmalarda ilerleme kaydedildiğini Türkiye’ye yönelik raporunda vurgulamaktadır.
Sonuç olarak, 28 Haziran 2024 tarihinde Türkiye’nin FATF tarafından gri listeden çıkarılması ile beraber uluslararası alanda ülkeye duyulan finansal güvenin artacağı düşünülmektedir. Türkiye’ye artan güvenin ardından, uluslararası arenada finansal açıdan güçlenmeye başlaması ile beraber ülke içi yaşanılan ekonomik sıkıntıların giderileceği hedeflenmektedir.
Bankacılıktan özel sektöre kadar ülke içi yatırımların ve kredi notlarının artması beklenilen durumlar arasında yer almaktadır. Bu sebeple, bankaların daha düşük maliyet ile fon sağlayabileceği ve uluslararası piyasada daha fazla kaynak temin edilebileceği ön görülmektedir.