Değerli Sanat Dostlarım; Sanatın ışığıyla içsel yolculuğumda ilerlerken, gönül gözümün gördüğü, kulağımın duyduğu, ruhumun hissettiği kirlenmişlikleri kıssadan hisse bir anlatım ile sizlerle paylaşmak isterim.Görünmeyenin görünür olup artık göz çıkarır duruma geldiğine tanıklık edip de acıyla kıvrılan dudağımın buruk hüznü eşliğinde, görüneni renklerle satırlara boyamak için amatör yüreğimin elleri ile kalem tutmaya çalıştım.Ülkesinin her biri ayrı değer, ayrı güzellik taşıyan şehirlerinden birinin kazasında doğan ve çok küçük yaşlarda başka şehirde yaşayan bir yurdum insanının izlenimini aktaracağım. Aslında bütüne yayabileceğimiz, bir anlamda Ülkemizin haritasına mercek tutmak gibi bir şey olacak bu yaşanmışlık.Kazasına dönen güzel yurdumun güzel insanı yerleşik halkla sohbet eder, yaşamlarını izleyerek gözlemler.Görünmeyenin görünür olup da göz çıkardığı saptamalarda görür ki;Çok Eskiden mahallenin sokaklarında ilerlerken, şu hane de Ahmet bey, bu evde Nejat bey, hemen yanında muhterem zat Ersin bey vardı. Bu beyler, efendiler, hanım efendiler, ya göç ettiler, ya yaşamdan göçtüler diye saygıyla, sevgiyle anıldığını saptar.İlerleyen zaman içinde bu mahallelerin sokaklarının konutlarında oturan sakinler doğal olarak el değiştirmişler. O dönemde de; Burada kör Hasan, bu evde topal Kemal, orada çolak Nazmi oturuyordu diye yarı alaylı, yarı üzgün bir şekilde lakaplarıyla anlatılan aktarmaları dinlemeye devam eder.Ziyaretle bulunduğu günümüz de, aynı mahallenin aynı sokaklarının hanelerindeki sakinler için ise, bu evde hırsız Doğan, bu evde sahtekâr Mehmet, şu evde namı değer yalaka Tekin, az ilerisinde yalancı Korhan oturuyor diye duyar ve görür.İnsanlığın insanlıktan arındırılarak, bireysel menfaatlerle giydirilip, sürüye katıldığını acıyla sancıyan yüreğinin isyanıyla hıçkırır. Dönüşümün, değişimin acı gerçeğini görmek, duymak ve konuşmak farkındalıklarımızı açığa çıkaracaktır.Değerli dostlarım, insanlıkta, sanatta insanca yaşama sanatını başararak Ruhunuzun saltanatını kurabileceğimiz güzelliklere doğru, sevgiyle, saygıyla anılacağımız yarınlar diliyorum. Can dost yüreklerinizin umudu, ışığı ve sevgisi hiç solmasın. Bir sonraki yazılı sohbetimizde buluşmak üzere sizlerle sanatla nefes aldığım güzelliklerden birini paylaşmak isterim. Pamiray Yayınları tarafından yayımlanan ‘’Güfte Renginde Şiir Ritminde’’ Aforizma, Güfte ve Şiirlerimden derlediğim şiir kitabıma internet üzerinden ilgili linkler aracılığı ile ulaşabilirsiniz.Ben izninizle gönül gözümden içeri süzülen kirlenmişliklerden arınmak için üzerime düşen insan olma, insan kalabilmeyi öğrenme/uygulama vazifeme Sanatla gidiyorum. Tekrar sohbet edebilmek ümit ve gayretlerimle, sanatla kalın, dostlukla kalın, hoş kalın, gönül gözü açık ve güzel kalın. ''REN GEYİĞİ GİBİ OLMUŞ BİRİSİN''Bardağı dolduran sabırlar taşmışRen geyiğini sen çoktan geçmişsinDiz boyu yalanlar başa ulaşmışRen geyiği gibi olmuş birisin Karda yürüyüp de iz bırakmayanGönlünün gözüyle güzel bakmayanAkşam söylediği sabah tutmayanRen geyiği gibi olmuş birisin Yerinden oynattın sen tüm taşlarıİnandıkça sana eğdin başlarıGönüllü taşıyan o boynuzlarıRen geyiği gibi olmuş birisin Her yalanda kusur buldum kendimdeHangi soru doğru cevap neredeYalan dönen dilin tövbe etse deRen geyiği gibi olmuş birisin Yalan boynuz takmış şimdi başınaMendil mi yetişir her ağlayışınaBaksam ne olur ki göz ve kaşınaRen geyiği gibi olmuş birisin
KÜLTÜR-SANAT
07 Aralık 2017 - 00:22
'GÖRÜNMEYEN GÖRÜNÜR OLUP DA GÖZ ÇIKARINCA''
KÜLTÜR-SANAT
07 Aralık 2017 - 00:22