DUYGU EKONOMİSİ YARATAN PAZARLAMA STRATEJİSİ
Günümüz başarılı markalarının ürünlerle öne çıkıp dikkat çekmek yerine müşterileriyle duygusal bağ yaratma stratejisiyle hareket ettiklerini görüyoruz.
Duygu ekonomisi yaratan pazarlama olarak adlandırılan bu pazarlama anlayışıyla ilgili Markam Sen Marka ve Pazarlama Yönetim Danışmanlığı şirketinin kurucusu Nagihan Ünüvar ile bir röportaj gerçekleştirdik.
Duygu Ekonomisi nedir?
Duygu Ekonomisini, hedef kitleyi harekete geçirecek, yaşamlarına dokunacak ve onlara benzersiz bir deneyim yaşatacak bir pazarlama anlayışıyla yola çıkarak, markanın var olan hikayeye ortak olması ya da kitlesi nezdinde değer yaratacak yeni bir hikaye yaratarak bir dizi kanalla kitleye ulaştırması, sonuçta satın alma ve marka bağlılığına teşvik etmeyi hedefleyen pazarlama stratejisi olarak tanımlayabiliriz.
Hikayenin teması mutluluk vermek ve insanların kalbini kazanmak olabileceği gibi bir kesim tarafından kızgınlık, öfkeye de neden olabilir. Marka, oluşabilecek tüm senaryoları önceden öngörür ve hazırlıklıdır.
Bu Stratejiyi uygulayan marka örneği verebilir misiniz?
Duygu Ekonomisi yaratan pazarlama stratejisine en iyi örnek olarak dünyanın en önemli spor markasının son kampanyasında yaptığı ortaklığı gösterebiliriz.
Markanın, 2016 yılında ABD'de siyahlara yönelik olarak artan polis şiddetini protesto etmek için takımının oynadığı maç öncesinde okunan ulusal marş sırasında dizinin üstüne çökerek bir protesto gerçekleştiren futbolcuyu 2018’de reklam yüzü yapması tartışmalara sebep olsa dahi, marka, 25 yaş ve altı olarak tanımladığımız Z kuşağının sosyal adalet duygusunu tetikleyerek marka bağlılığını öne çıkardı ve hem marka sadakatini artırdı, hem de kampanyadan yaklaşık 43 milyon dolar kazandı.
Tüketicileri satın almaya teşvik eden öncü duygular nelerdir? Bu duygular nasıl öngörülebilir?
Sosyal adalet duygusu ve değişim vaadinin satın almaya teşvik eden ve marka sadakatini artıran önemli dinamikler olduğunu düşünüyorum. Markaların müşterilerinin duygularını anlamaları tüm zamanlarda çok önemli olmuştur.
Daha önceleri ortak sorunlardan yola çıkarak marka manifestosu yaratılırken, şimdilerde gelişen teknolojiyle birlikte kişilerin duyguları daha kolay analiz edilebiliyor..
Özellikle sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle birlikte irili ufaklı birçok sosyal ağda kullanıcıların tepkileri analiz ediliyor.
Kullanıcılar sosyal platformlarda kendilerini ifade ederken şirketlere de değerli bilgiler veriyorlar.
Analiz yeteneği gelişmiş teknik pazarlamacılarda tepkileri ölçümleyerek markanın hedef kitleyle iletişim stratejisini belirleyebiliyorlar. Arama motorları da analitik ölçümleme metoduyla tüketicinin markayla iletişiminde yaşam boyu değerini ölçümleyebilmekte, dijital teknoloji, hedefe odaklı, kişisel pazarlama yapmayı mümkün hale getirdi.
Yapay zekanın (AI) kullanımıyla birlikte bazı teknoloji şirketler duyguları anlamanın da ötesine geçti, AI ile insan duygularının analiz edilebildiği özel ses analiz programlarının geliştiriliyor ve yakın gelecekte özellikle hizmet sektöründe göreceğimiz robotların insanların duygularını anlama yeteneğine de sahip olacaklar.
Günümüzde iyi bir pazarlamacı nasıl olmalı? Nasıl bir eğitim almalı?
Dijital çağın yeni nesil pazarlamacısının mutlaka teknolojiyi okuma yeteneğine sahip olması gerekiyor. Biz buna teknik pazarlamacı diyoruz.
Analitik ölçümleme ve istatistiğe yatkın olan teknik pazarlamacıların yeni pazarlama anlayışında önemli bir misyona sahip olduklarını düşünüyorum.
Günümüz şirketlerinin, teknolojiyi anlayan, kullanmasını bilen, ölçümleme yeteneğine sahip pazarlamacılara sahip olması gerekiyor.
Teknik pazarlamacıların yetiştirilmesinde gerek üniversitelerde, gerekse sürekli eğitim merkezlerinde dijital dünyaya hakim eğitmenlere ihtiyaç var. En önemlisi de pazarlamacıların kendi kendini yetiştirmeye gayret etmesi, meraklı olması ve sürekli araştırma yaparak güncel olmasıdır.
Günümüz başarılı markalarının ürünlerle öne çıkıp dikkat çekmek yerine müşterileriyle duygusal bağ yaratma stratejisiyle hareket ettiklerini görüyoruz.
Duygu ekonomisi yaratan pazarlama olarak adlandırılan bu pazarlama anlayışıyla ilgili Markam Sen Marka ve Pazarlama Yönetim Danışmanlığı şirketinin kurucusu Nagihan Ünüvar ile bir röportaj gerçekleştirdik.
Duygu Ekonomisi nedir?
Duygu Ekonomisini, hedef kitleyi harekete geçirecek, yaşamlarına dokunacak ve onlara benzersiz bir deneyim yaşatacak bir pazarlama anlayışıyla yola çıkarak, markanın var olan hikayeye ortak olması ya da kitlesi nezdinde değer yaratacak yeni bir hikaye yaratarak bir dizi kanalla kitleye ulaştırması, sonuçta satın alma ve marka bağlılığına teşvik etmeyi hedefleyen pazarlama stratejisi olarak tanımlayabiliriz.
Hikayenin teması mutluluk vermek ve insanların kalbini kazanmak olabileceği gibi bir kesim tarafından kızgınlık, öfkeye de neden olabilir. Marka, oluşabilecek tüm senaryoları önceden öngörür ve hazırlıklıdır.
Bu Stratejiyi uygulayan marka örneği verebilir misiniz?
Duygu Ekonomisi yaratan pazarlama stratejisine en iyi örnek olarak dünyanın en önemli spor markasının son kampanyasında yaptığı ortaklığı gösterebiliriz.
Markanın, 2016 yılında ABD'de siyahlara yönelik olarak artan polis şiddetini protesto etmek için takımının oynadığı maç öncesinde okunan ulusal marş sırasında dizinin üstüne çökerek bir protesto gerçekleştiren futbolcuyu 2018’de reklam yüzü yapması tartışmalara sebep olsa dahi, marka, 25 yaş ve altı olarak tanımladığımız Z kuşağının sosyal adalet duygusunu tetikleyerek marka bağlılığını öne çıkardı ve hem marka sadakatini artırdı, hem de kampanyadan yaklaşık 43 milyon dolar kazandı.
Tüketicileri satın almaya teşvik eden öncü duygular nelerdir? Bu duygular nasıl öngörülebilir?
Sosyal adalet duygusu ve değişim vaadinin satın almaya teşvik eden ve marka sadakatini artıran önemli dinamikler olduğunu düşünüyorum. Markaların müşterilerinin duygularını anlamaları tüm zamanlarda çok önemli olmuştur.
Daha önceleri ortak sorunlardan yola çıkarak marka manifestosu yaratılırken, şimdilerde gelişen teknolojiyle birlikte kişilerin duyguları daha kolay analiz edilebiliyor..
Özellikle sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle birlikte irili ufaklı birçok sosyal ağda kullanıcıların tepkileri analiz ediliyor.
Kullanıcılar sosyal platformlarda kendilerini ifade ederken şirketlere de değerli bilgiler veriyorlar.
Analiz yeteneği gelişmiş teknik pazarlamacılarda tepkileri ölçümleyerek markanın hedef kitleyle iletişim stratejisini belirleyebiliyorlar. Arama motorları da analitik ölçümleme metoduyla tüketicinin markayla iletişiminde yaşam boyu değerini ölçümleyebilmekte, dijital teknoloji, hedefe odaklı, kişisel pazarlama yapmayı mümkün hale getirdi.
Yapay zekanın (AI) kullanımıyla birlikte bazı teknoloji şirketler duyguları anlamanın da ötesine geçti, AI ile insan duygularının analiz edilebildiği özel ses analiz programlarının geliştiriliyor ve yakın gelecekte özellikle hizmet sektöründe göreceğimiz robotların insanların duygularını anlama yeteneğine de sahip olacaklar.
Günümüzde iyi bir pazarlamacı nasıl olmalı? Nasıl bir eğitim almalı?
Dijital çağın yeni nesil pazarlamacısının mutlaka teknolojiyi okuma yeteneğine sahip olması gerekiyor. Biz buna teknik pazarlamacı diyoruz.
Analitik ölçümleme ve istatistiğe yatkın olan teknik pazarlamacıların yeni pazarlama anlayışında önemli bir misyona sahip olduklarını düşünüyorum.
Günümüz şirketlerinin, teknolojiyi anlayan, kullanmasını bilen, ölçümleme yeteneğine sahip pazarlamacılara sahip olması gerekiyor.
Teknik pazarlamacıların yetiştirilmesinde gerek üniversitelerde, gerekse sürekli eğitim merkezlerinde dijital dünyaya hakim eğitmenlere ihtiyaç var. En önemlisi de pazarlamacıların kendi kendini yetiştirmeye gayret etmesi, meraklı olması ve sürekli araştırma yaparak güncel olmasıdır.