Bir miktar faiz artışı beklentisi gerçekleşecek olsa dahi, küresel ekonominin değişen şartlarının tam olarak kavrandığı ve gereğinin yapılacağı açıklanan metinden anlaşılamıyor. Kısa vadede seçim öncesi liranın istikrarı için adımlar atılacağını ancak sonrası dönemde yeni ve gerçekçi bir politika vizyonunun hayata geçirilmesi konusunda endişelerin devam edebileceğine işaret ediyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Başkanlığında yapılan Ekonomi Değerlendirme Toplantısı sonrasında yapılan açıklama, lirayı istikrara kavuşturmak için merkez bankasına faiz artırma konusunda vize verilip verilmediği konusunu havada bıraktı. En acil sorun olan enflasyon ve liranın değer kaybı konusunda merkez bankasının elindeki araçları kullanacağına atıfta bulunurken, büyüme esaslı ekonomi politikalarına “önümüzdeki” dönem devam edileceğinin altı vurgulanmakta. Satır aralarını anlamaya çalışınca bu cümleler kısa vadede faiz artışlarına kapının açıklaması anlamına gelebilir. Yarın veya bir kaç gün içinde merkez bankasından acil gündem toplantısı gelip gelmeyeceği şu aşamada önem kazanmış durumda. Piyasa beklentisi olan 300-400 baz puanın altında 100-200 baz puan bir faiz artışı olası görünüyor.Cari açık yüksek seyrederken, seçimlere yönelik yapılan popülist harcamalarla mali disiplin tarafında da artan endişeleri gidermek için telafi yöntemleri hayata geçirileceği belirtilirken, bu önlemlerin vergi artışları mı yoksa Şeker Fabrikalarının satışı benzeri tek seferlik ve yetersiz kalacak önlemler mi olduğu konusu net değil. Kısa vadede yapılacak harcamaların orta ve uzun vadede toparlanacağı mesajı verilmekte. Büyüme politikasında kamu kaynaklarının aktif kullanılacağı gelir tarafında nasıl bir plan yapıldığını önemli hale getiriyor haliyle. Daha Ortodoks politikalara geçiş mesajının net olmayışı bir sorun aslında.Diğer yandan son dönemde speküle edilen şekilde kur rejimi, döviz tevdiat hesapları ve kambiyo rejimi tarafında değişiklik yapılmayacağı sinyali de verilmekte. En dip noktada bankalardaki döviz mevduatlarına el konulabileceğine varan yorumların önünü kesmek için yapılan bir açıklamaya benziyor.Önemli bir not, bankaların ucuz kredi yoluyla konut sektörüne destek vereceklerinin deklarasyonu. Aslında bu bile tek başına, mali tarafta çok rasyonel olmayan adımların devam edeceği sinyali çünkü kamu bankalarının ucuz kredileri yoluyla neredeyse üç yıllık konut stoku eritme çabası kuşkusuz mali bir yük oluşturacak boyutta. Orta vade açısından rahatlatıcı, mali disiplin konusunda endişeleri giderici boyutta değil. Özel bankalara da bu konuda tavsiyede bulunulduğu önemli bir not.Mevcut döviz ve altın varlıklarının etkin kullanımına yönelik çalışmaların artırılacağı ve Varlık Barışı uygulamasının, yurt içi ve yurt dışı birikimleri kapsayacak şekilde genişletilmesi finansman konusunda ümit kırıcı gelişmeler.Özetle bir miktar faiz artışı beklentisi gerçekleşecek olsa dahi, küresel ekonominin değişen şartlarının tam olarak kavrandığı ve gereğinin yapılacağı açıklanan metinden anlaşılamıyor. Özellikle dünya ölçeğinde artan faiz oranları ve azalacak likidite şartları ekseninde büyümeye öncelik verileceğinden bahsedilmesi kısa vadede seçim öncesi liranın istikrarı için adımlar atılacağını ancak sonrası dönemde yeni ve gerçekçi bir politika vizyonunun hayata geçirilmesi konusunda endişelerin devam edebileceğine işaret ediyor. Açıklaman tamamı şöyle:“Toplantıda, hükümetin, para ve maliye politikaları konusundaki hedeflerine ulaşma kararlılığı teyit edilmiştir. Bu çerçevede;Ülkemiz ekonomisinin en önemli çıpalarından olan mali disiplinden asla taviz verilmeyecektir. Harcamalarda ortaya çıkan artışları telafi edecek önlemler hayata geçirilmektedir. Orta ve uzun vadede kamu maliyesinde bozulmaya yol açmayacak bir yaklaşımla hareket edilecektir. Faiz ve Döviz kuru baskısını azaltmak, bununla birlikte enflasyonla daha etkin mücadele etmek için gereken tedbirler alınacaktır. Bunun için Merkez Bankası elindeki araçları etkin şekilde kullanmaya devam edecektir. Açık piyasa ekonomisi politikalarına sıkı sıkıya sahip çıkılacaktır. Kur rejimi, döviz tevdiat hesapları ve kambiyo rejimi başta olmak üzere hiçbir konuda, piyasa mekanizması dışında yöntemler asla söz konusu değildir. Türkiye, büyüme odaklı ekonomi politikaları sayesinde bugünkü seviyesine gelmiştir. Ülkemiz, önümüzdeki dönemde de yine büyüme esaslı ekonomi politikalarıyla yoluna devam edecektir. Büyüme politikalarımızın odağında, kamunun yönlendiriciliği, desteğiyle ve teşvikiyle özel sektör bulunmayı sürdürecektir. Uluslararası yatırımcılar açısından ülkemizin cazibesini artıracak adımlar atılacaktır. Bankacılık sektörümüz, sermaye yeterliliği, aktif kalitesi, likidite düzeyi ve uluslararası piyasalara erişim imkânı bakımından tarihinin en güçlü seviyesindedir. Bir süredir mevduattaki artış, kredilerdeki artış oranının üzerinde seyretmektedir. Reel kesimin finansmana ihtiyacını kolaylaştırmaya yönelik adımlar atılacaktır. Bankalara, ekonomimizin en önemli itici güçlerinden olan gayrimenkul sektörüne yönelik kredilerde kolaylık sağlamaları tavsiye edilmiştir. Mevcut döviz ve altın varlıklarının etkin kullanımına yönelik çalışmalar gerçekleştirilecektir. Varlık Barışı uygulaması, yurt içi ve yurt dışı birikimleri kapsayacak şekilde genişletilecektir.”
EKONOMİ
09 Mayıs 2018 - 21:05
Saray'dan gelen açıklama kafa karıştırıcı…
EKONOMİ
09 Mayıs 2018 - 21:05