KOBİDER Başkanı Nurettin Özgenç bu hususta yazılı açıklamama yaparak “Bu uygulama tutmayacaktır ve bu çalışmadan arzu edilen düzeyde verim...Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Genel Başkanı Nurettin Özgenç, 4 Ekim 2017 tarihinde yaptığı açıklamada, Hazine Müsteşarlığı, yastık altında bulunduğu iddia edilen 100 milyar dolarlık altını ekonomiye kazandırmak talep toplama başlatmıştı. Başlatılan talep toplama beklentilerin altında kalmıştı. KOBİDER Başkanı Nurettin Özgenç bu hususta yazılı açıklamama yaparak “Bu uygulama tutmayacaktır ve bu çalışmadan arzu edilen düzeyde verim alınamayacaktır. Çünkü ‘yastık altı’ diye üç bilezik, iki yüzük bir çift küpenin hesabı yapılıyor.” şeklinde bir öngörüde bulunarak yetkilileri uyardığı ortaya çıktı. İşte o açıklama:KOBİDER/ÖZGENÇ: ‘Yastık altı’ altın fos çıktı! Bu uygulama tutmaz demiştikKüçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Genel Başkanı Nurettin Özgenç, Hazine Müsteşarlığı’nın yastık altındaki altının finansal sisteme kazandırılarak yatırımların daha çok yurt içi tasarruflarla finanse edilmesinin sağlaması hedeflenen Ziraat Bankası şubeleri aracılığıyla ihraç edilecek altına dayalı tahvil ve kira sertifikası ihracında talep toplama 2 Ekim itibari ile başlamıştı. Yastık altında bulunduğu iddia edilen 100 milyar dolarlık altını ekonomiye kazandırmak için ilk adım atıldı. Ancak bu uygulama tutmayacaktır ve bu çalışmadan arzu edilen düzeyde verim alınamayacaktır. Çünkü ‘yastık altı’ diye üç bilezik, iki yüzük bir çift küpenin hesabı yapılıyor. Bu uygulamanın tutmayacağını ifade etmiştik. Altın tahvili ve altına dayalı kira sertifikası ihracında ilk gün yaklaşık 15 milyon liralık talep gelmesi bizi doğrulamıştır.Vatandaşın ‘yastık altı’ diye tonlarca ifade edilen altınlardan 100 kilo kadarının banka hesabına yatırılması, bizim hususta yaptığımız açıklamamızda ne kadar haklı olduğumuzu ortaya koymaktadır. Gerçi biz ‘demiştik’ demek istemezdik ama böyle olacağı belliydi.Nitekim Türkiye’de geleneksel olarak altın bir tasarruf aracı olarak kullanılıyor. Yastık altı olarak tabir edilen ve siyasilerce 100 milyar dolar civarında olduğu tahmin edilen altın daha çok evlerde ya da kasalarda saklanıyor. Yatırım anlamında olan külçe altınlar ise bankalarda altın hesabı adı altında hesaplarda tutuluyor. Bu bağlamda vatandaşın düğününden ve tasarrufundan el ettiği takı eşyaları için yastık altı düşüncesi yanlıştır. Kaldı ki; vatandaşın kolundaki bilezik, kulağındaki küpe, parmağındaki yüzük takı eşyasıdır. Ayrıca kara günde lazım olur düşüncesiyle bir kenara sakladığı çeyrek, yarım ve liralardan oluşan altınları olabilir. Onları da ne diye bankaya yatırsın? Bankaya bağımlı kalmamak için yanında tutup her an kullanabilir.Şöyle ki; hiç kimse başına bir hal geldiğinde tatil günleri banka kapalı olacağından oradaki altının kendisine bir faydası olmayacaktır. Ama yanında bulundurduğu altını her zaman ve her yerde bozdurma imkânı bulabilir. Ayrıca eş dost ve özel günlerinde takılarını takmak isteyebilir. Bu nedenlerle vatandaş, takı ve sarrafiye olarak tabir edilen çeyrek ve lira cinsi altınlarını bankaya yatırmaz.Ayrıca “Altın tahvili ve altında dayalı kira sertifikası uygulaması her ne kadar vergiden muaf olsa da, kar olarak 6 ayda bir yüzde 1.20, yılda yüzde 2.40 getirisi olmasının pek bir esprisi olmaz, olmayacakta…Vatandaşın kullanmak için aldığı üç bilezik, iki yüzük, bir küpesi yıllardır ‘Yastık altında servet yatıyor’ diye telaffuz ediliyorBu bağlamda “Altın toplama günleri”, “Altın buluşmaları”, “Altın kabul günü” ve benzer adlar altında altın mevduat toplayan bankalarla iş birliği içerisinde bulunan, gram altın üreticilerinin gündem oluşturmak ve vatandaşı etkilemek için açıklamalar yapması karşında müteaddit defalar açıkladığımız gibi bu uygulama da tutmayacaktır.Çünkü yastık altındaki altının gerçek boyutu tam olarak bilinmiyor. Bize göre vatandaşın elinde en fazla 1 ila1,5 ton civarında altın var. Bunun da ederi günümüz fiyatlarına göre 150-200 milyar dolar kadardır. İnsanlar ev eşyası ve giysi gibi aksesuar olarak altın takı alabilirler. Vatandaşın kolundaki bilezik, kulağındaki küpe ve parmağındaki yüzük ‘yastık altı’ olarak görülmemeli. Bunlar altın takıdır yatırım aracı değil!Altın hem takı hem de garanti yatırım aracıdırAltının, her zaman uzun vadeli yatırım yapıldığında yatırımcısını güldürmektedir. Ekonomi yönünden insanların olduğu kadar devletlerinde altına bakışı aynıdır. Garanti yatırım araçlarından biri olan altının, her dönem alıcısına sürekli kazandırması ile popülaritesini muhafaza etmektedir. Altın takı olarak kullanılmaktır, bozdurup bankaya yatırmanın bir esprisi yok. Altın, tarihinde ilk defa bu kadar artmıştır. Bundan 15-20 yıl önce 300-350 dolar seviyesinde olan altının onsu, şu an 1,270 dolar civarlarında seyretmektedir. Özellikle 2008-2011 yıllarında altın çok büyük getiri sağlamıştır. İnsanlar en sağlam yatırım aracı olarak çoğu zaman altını görmüşlerdir dolayısıyla son yıllarda iyi prim yapması ile halkımız ellerindeki altınlarını bozdurup değişik yatırım enstrümanlarına veya alışveriş yaparak harcadıklarından dolayı bir şekilde ekonomiye katmışlardır.Vatandaşın yastık altı altını talep edileceğine, kamu’ da lüks araçlar satılsın, gelin bunu sisteme koyun, ekonomi kazansın.Bankalar yatırımlar için kredileri karşılamakta zorlanınca hükümet gözünü vatandaşın yastık altı altınına dikti.Türk bankacılık sistemini dışa bağlı olmaktan çıkarmak, yatırımcı kredi alsın bunu, üretim yapsın, insanlar iş bulsunlar, ihracat yapalım. Dahası çarkların daha hızlı dönmesi için vatandaşın altınını talep edene kadar eldeki mevcut kaynaklar değerlendirilsin.Devletin zirvesi hariç diğer kurumlar lüksten kaçınmalıBaşbakanlık Etik Kurulu tarafından kamu kurumlarında araç kullanımıyla ilgili alınan ilke kararı uygulanmalı. Basına yansıyan bilgilere göre; Bazı kurum yöneticileri, lüks makam aracının kamu bankası tarafından kendisine tahsis edilmesi karşılığında, kuruma ait mali kaynakların vadeli mevduata yatırılan kısmının nemalandırılmasında daha düşük faiz oranı uygulanmasını kabul etmek veya vadesiz hesapta tutulan kuruma ait mevduat oranını arttırmak suretiyle kurumlarını zarara uğratmakta olduğu biliniyor.Oysa ilke kararında, kamu kurumlarında lüks/gösterişten uzak, ucuz ve ekonomik araçları temin etmesi kuralına uyulmadığı belirtildi. Kamu kurumlarında, kanun hükümlerinin izin verdiği haller hariç, hiçbir makama arazi aracı ve jeep gibi yabancı menşeli taşıtların makam aracı olarak tahsis edilmeyeceği kaydedilmişti.Ancak dünyanın en büyük araba üreticisi olan Almanya’dan daha fazla Mercedes makam aracı Türkiye’de kullanılıyor olması bunun bariz örneğidir.Dolaysıyla devlet, vatandaşlarını ülkenin gelişmesine katkı sağlamasına davet etmeden önce kendisi adım atmalıdır.
KOBİ
15 Ekim 2017 - 21:21
KOBİDER, 'Yastık altı' öngörüsünde haklı çıktı
KOBİ
15 Ekim 2017 - 21:21