11 Aralık Uluslararası Dünya Dağlar Günü
Bir çoğumuzun haberi bile olmasa da, bugün “Uluslararası Dağ Günü” Birleşmiş Milletler (UN) tarafından 2002 yılından beri her yıl 11 Aralık’ta kutlanan günde, dağlarda yaşayan ve geçimini dağlardan sağlayan insan topluluklarının sorunlarına dikkat çekiliyor.
"dağlar sürdürülebilir bir geleceğin anahtarıdır.”
Doğal yaşam kaynağı olan dağlarda, Dünya nüfusunun %12’si yaşıyor. Yaban hayatının ise neredeyse tamamına yakını dağlarda ve eteklerinde yaşıyor. Dağlar sürdürülebilir bir çevrenin temelidir. Burada varlığını sürdürmeye çalışan yaban hayatı ve burada yaşayan insanların yaşamlarını sürdürmesi, gelecek için çok önemli..
Dağlar dünya içme suyunun % 60-80’ini sağlamaktadır. Yaşadığımız şehir ve Dünyanın birçok büyük şehri içme suyu açısından dağlara bağımlıdır. Ayraca Dağlardan sağlanan temiz su pek çok tarımsal alanda çiftçiler tarafından kullanıldığı için, dağ kaynaklı sular küresel besin güvenliğinin sağlanması açısından hayati öneme sahiptir.
Dünya dağlar günün amacı hayata dağların önemi konusunda farkındalık yaratmak, dağlarda yaşayan ve geçimini dağlardan sağlayan insan topluluklarının sorunlarına dikkat çekmek, yeşil ekonomiyi güçlendirmek, dağda ki canlı yaşamını korumak ve geliştirmektir. Dünyada ki, içilebilir su kaynaklarının yarısından fazlası ve temiz hava dağlardadır.
Ergenenin Istrancalardan doğduğu gibi Dünyadaki bütün nehirler de dağlardan doğar.. Günümüzde dağlarımızın hali içler acısı. Toroslardan Kazdağlarına, Kaçkarlardan Istrancalara kadar Madencilik, RES, HES .. ile delik deşik edilmiştir. Dağlarda her gün dinamitler patlarken ve ağır iş makinaları dolaşırken, Yaban hayatı da yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalıyor. Sermaye dağa çıktığı için, domuzlar İstanbul’da Boğaza, Kırklareli’nde pazara iniyor.
Dağlarda bu talan projeleri devam ederken her gün yeni bir proje daha geliyor. “Projeler yasalara uygun, yönetmeliklere uygun, mevzuata uygun” deniliyor.
İyi de doğaya uygun değil. Doğaya zulüm ediliyor. Doğaya yapılan zulmün hesabı da bedeli de ağır oluyor. Can ve mal ile ödeniyor. Her şeyi yasalara kanunlara yönetmeliliklere göre yapsanız da, ÇED olumlu deseniz de, Doğa bu planlardan anlamaz.
Su akar yolunu bulur der.. Su yoluna yatağına yapılan tacizi kabul etmez. Yaptıklarınızı yok eder, geçer gider. Sel olur, heyelan olur önüne çıkanı yok eder. 17 Ağustos 1999 depreminde gördük, yaşadık. Denizi doldurup kazanç edildiği düşünüldü. Aslında kazandığınızı sandığınız anda kaybediyorsunuz. Ama zamanı gelince hepsini geri aldı. Hesabı can ve mal olarak kesti. Doğayla savaşan insanoğlu doğaya karşı her zaman kaybetmeye mahkum.
Biz dünyayı bir an ferahlayınca hatırlıyoruz. “Oh be dünya varmış “ diyoruz. Ama dünya her geçen gün daha kötüye gidiyor. Dünyamız için “oh be dünya varmış yerine, bir varmış bir yokmuş..” demeye az kaldı. Aslında bir çok konuda yok oluşu yaşadık.
Yaşıyoruz.. Eskiden Ergene de ve derelerde balık vardı. Tarlalarda kaynaklar vardı. Su bedavaydı. Çeşmeden içilirdi. Şimdi paran varsa içebiliyorsun. Birileri dereleri kirletti.. Ormanları yok etti. Bizim sularımızı şişelere doldurup bize satmaya başladı.
Her şeyimizi aldılar. Sağlığımız bile. Kirletilen toprak, hava ve su insanları hasta etti. Sağlığımızı bile paraya çevirdiler. Bedava tedavi yok.
Dünya Dağlar gününde Rodop dağlarında başlayan yaşamı, Istranca dağlarında yaşama veda eden “Başım dağ saçlarım kardır, Deli rüzgarlarım vardır, Ovalar bana çok dardır, Benim meskenim dağlardır.” Diyen Rodop dağlarında Bulgaristan Eğridere’de (Ardino) doğan ve Türkiye Istranca dağlarında katledilen
Sabahattin Ali’yi saygıyla anıyorum.
Göksal ÇİDEM / Kırklareli
Bir çoğumuzun haberi bile olmasa da, bugün “Uluslararası Dağ Günü” Birleşmiş Milletler (UN) tarafından 2002 yılından beri her yıl 11 Aralık’ta kutlanan günde, dağlarda yaşayan ve geçimini dağlardan sağlayan insan topluluklarının sorunlarına dikkat çekiliyor.
"dağlar sürdürülebilir bir geleceğin anahtarıdır.”
Doğal yaşam kaynağı olan dağlarda, Dünya nüfusunun %12’si yaşıyor. Yaban hayatının ise neredeyse tamamına yakını dağlarda ve eteklerinde yaşıyor. Dağlar sürdürülebilir bir çevrenin temelidir. Burada varlığını sürdürmeye çalışan yaban hayatı ve burada yaşayan insanların yaşamlarını sürdürmesi, gelecek için çok önemli..
Dağlar dünya içme suyunun % 60-80’ini sağlamaktadır. Yaşadığımız şehir ve Dünyanın birçok büyük şehri içme suyu açısından dağlara bağımlıdır. Ayraca Dağlardan sağlanan temiz su pek çok tarımsal alanda çiftçiler tarafından kullanıldığı için, dağ kaynaklı sular küresel besin güvenliğinin sağlanması açısından hayati öneme sahiptir.
Dünya dağlar günün amacı hayata dağların önemi konusunda farkındalık yaratmak, dağlarda yaşayan ve geçimini dağlardan sağlayan insan topluluklarının sorunlarına dikkat çekmek, yeşil ekonomiyi güçlendirmek, dağda ki canlı yaşamını korumak ve geliştirmektir. Dünyada ki, içilebilir su kaynaklarının yarısından fazlası ve temiz hava dağlardadır.
Ergenenin Istrancalardan doğduğu gibi Dünyadaki bütün nehirler de dağlardan doğar.. Günümüzde dağlarımızın hali içler acısı. Toroslardan Kazdağlarına, Kaçkarlardan Istrancalara kadar Madencilik, RES, HES .. ile delik deşik edilmiştir. Dağlarda her gün dinamitler patlarken ve ağır iş makinaları dolaşırken, Yaban hayatı da yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalıyor. Sermaye dağa çıktığı için, domuzlar İstanbul’da Boğaza, Kırklareli’nde pazara iniyor.
Dağlarda bu talan projeleri devam ederken her gün yeni bir proje daha geliyor. “Projeler yasalara uygun, yönetmeliklere uygun, mevzuata uygun” deniliyor.
İyi de doğaya uygun değil. Doğaya zulüm ediliyor. Doğaya yapılan zulmün hesabı da bedeli de ağır oluyor. Can ve mal ile ödeniyor. Her şeyi yasalara kanunlara yönetmeliliklere göre yapsanız da, ÇED olumlu deseniz de, Doğa bu planlardan anlamaz.
Su akar yolunu bulur der.. Su yoluna yatağına yapılan tacizi kabul etmez. Yaptıklarınızı yok eder, geçer gider. Sel olur, heyelan olur önüne çıkanı yok eder. 17 Ağustos 1999 depreminde gördük, yaşadık. Denizi doldurup kazanç edildiği düşünüldü. Aslında kazandığınızı sandığınız anda kaybediyorsunuz. Ama zamanı gelince hepsini geri aldı. Hesabı can ve mal olarak kesti. Doğayla savaşan insanoğlu doğaya karşı her zaman kaybetmeye mahkum.
Biz dünyayı bir an ferahlayınca hatırlıyoruz. “Oh be dünya varmış “ diyoruz. Ama dünya her geçen gün daha kötüye gidiyor. Dünyamız için “oh be dünya varmış yerine, bir varmış bir yokmuş..” demeye az kaldı. Aslında bir çok konuda yok oluşu yaşadık.
Yaşıyoruz.. Eskiden Ergene de ve derelerde balık vardı. Tarlalarda kaynaklar vardı. Su bedavaydı. Çeşmeden içilirdi. Şimdi paran varsa içebiliyorsun. Birileri dereleri kirletti.. Ormanları yok etti. Bizim sularımızı şişelere doldurup bize satmaya başladı.
Her şeyimizi aldılar. Sağlığımız bile. Kirletilen toprak, hava ve su insanları hasta etti. Sağlığımızı bile paraya çevirdiler. Bedava tedavi yok.
Dünya Dağlar gününde Rodop dağlarında başlayan yaşamı, Istranca dağlarında yaşama veda eden “Başım dağ saçlarım kardır, Deli rüzgarlarım vardır, Ovalar bana çok dardır, Benim meskenim dağlardır.” Diyen Rodop dağlarında Bulgaristan Eğridere’de (Ardino) doğan ve Türkiye Istranca dağlarında katledilen
Sabahattin Ali’yi saygıyla anıyorum.
Göksal ÇİDEM / Kırklareli